20- I know you want me.

100 15 63
                                    

☆ ★ ☆

Yaklaşık iki saatin sonunda saat artık iyice geç olmaya başladığında ikili hâlâ bebeklerin annelerine dair bir ize rastlamamışlardı.

Tahmin edildiği üzere Jisung, yalvar yakar Minho'yu kedileri almaları konusunda ikna etmişti. Minho zaten dünden razıydı.

Kedileri kucaklayıp en yakın markete gitmek için yola çıktılar akşamın çöken karanlığıyla beraber. Yavrular o kadar küçüklerdi ki mama ile beslenmeleri imkansızdı, ıslak mama bile fazla gelirdi hassas bünyelerine. Süt takviyesi şarttı kısacası.

Minho da üç kedi yetiştirdiği için olağanüstü (!) kedi profesörü bilgilerini kullanıp, Soonie, Dori ve Doongie'nin veterinerine uğrayıp en güzel mamaları almalarını sağladı.

Hem üç kedi yetiştirmişti hem de veterinerlik okuyordu Minho, yani Jisung kedileri daha iyi birine emanet edemezdi. İçi rahattı güzel oğlanın.

Jisung zaten Seungmin'de kalıyordu ve ona yeterince yük olduğunu düşünüyordu, bir de kedilerin sorumluluğunu veremezdi arkadaşının üzerine. Bu yüzden kedilerin Minho'da kalmasının bir sakıncası yoktu ona göre. Tabii Minho'nun üç tane kedisi olduğunu öğrendikten sonra planları ters tepmişti. Minho'ya kalsa 10 tane bile kedi alırdı evine fakat Bayan Lee'nin bunu hiç hoş karşılamayacağından adı gibi emindi.

Tüm bu düşünceler ve sende kalsın, bende kalsın tartışmalarından sonra en son çare yine Jisung'un Seungmin'e yalvarışlarıyla sonuçlanmıştı. Gerçekten çabaladı güzel oğlan Seungmin'in kabul etmesi için. Başlarda ne kadar ısrar etse de Jisung'un ağlamalarına ve ısrarlarına daha fazla dayanamamıştı Seungmin, Jisung bazen gerçekten ömür törpüsü oluyordu.

Gerçi o kadar da kötü değildi, küçük yavruların fotoğraflarını gördükten sonra içi ısınmıştı Seungmin'in.

Her şeyi hallettikten sonra Minho elindeki poşetlerle, Jisung da bir avucunu bile doldurmayan küçük yavrularla apartmana girmişti sonunda.

"Kaçıcı kattı?" dedi Minho asansörün aynasından aşık olduğu oğlanı izlerken.

"Sekiz." gülümsedi Jisung ve elindeki yavrulara baktı şefkatle. Minho da katı tuşlamıştı bu sırada.

Kalbi dur, sus bilmiyordu Minho'nun. Daha önce gelmişti buraya ama Jisung'un yaşadığı alana ayak basıyor olmak onu her seferinde heyecanlandıracaktı belli ki. "Seungmin eve gelmiş mi?" aynadan Jisung'a bakmaya devam ederken konuştu.

"Mesaj attı az önce, bir saate falan gelirmiş. Chan'larla oturuyorlarmış daha."

"Hmm." ve sessizliğe gömülmüşlerdi yeniden.

Asansör durduğunda sırayla inip kapının önüne geldiler.

"Bir saniye, açıyorum hemen." küçük çantasından anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtı Jisung.

Minho ayakkabılarını çıkarıp içeri adımladığında, kapı önünü görmesiyle beraber küçük öpücükleri aklına doldu bir anda. Kızaran kulaklarını saklamak adına elindeki poşetleri bir kenara bırakıp koşar adımlarla lavabonun olduğu yöne doğru gitti. Yine yalnız kalmışlardı ikili, üstelik bu sefer konuşacakları bir şey de yoktu ki.

"Ben odamdayım Hyung, gelirsin." seslendi Jisung büyüğüne.

Odaya geçip bir süre bebeklerle oyalandıktan sonra Minho da çekingen adımlarıyla peşinden girmişti içeri. Jisung'un yanına, yere oturdu.

"Şunlara baksana." dudaklarını büzerek konuşuyordu Jisung. "Ben sizin anneniz olurum, üzülmeyin sakın tamam mı bebişlerim?" ikisinin de burnuna birer öpücük kondurdu usulca.

Starry Eyes★ -Minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin