9- You were blinded by the love I had.

107 14 62
                                    

☆ ★ ☆

"Ne?!" afalladı Hyunjin. "Ne yaptı dedin?!"

"Adımı sordu."

Uzun olan büyük bir kahkaha patlatmıştı Minho'nun olağanüstü (!) haberine karşılık olarak. "İşte benim Hyung'um!" diye bağırdı ve büyük bir kucaklaşmanın içine çekti Minho'yu.

Yaklaşık bir saattir Hyunjin olanların şokunu atlatmaya çalışıyordu. Tekrar tekrar neler olduğunu soruyor ve Minho'nun hayal kurup kurmadığını anlamaya çalışıyordu uzun saçlı oğlan. Minho yaklaşık bir saat önce, olanların hemen ardından; Hyunjin'in evine koşmuştu. Evet bunca şeyi yaşayan Minho'ydu belki ama Hyunjin'in de en az büyüğü kadar heyecanlandığı reddedilemez bir gerçekti. Resmen bir saattir olduğu yerde zıplayıp duruyordu.

"Delireceğim Hyung. Beklediğimden çok daha hızlı oldu bu!" dedi ve uzun saçlarını bir eliyle savurup öteki elini çenesine yasladı Hyunjin. "Ne giysem... Lacivert takım elbise mi daha hoş dururdu yoksa bordo kadife bir takım mı? Dur aptal daha takıları seçmem lazım!"

Birden kendi kendine konuşmaya başlayan Hyunjin'e kaşlarını olabildiğince çatarak cevap verdi Minho. "Neyden bahsediyorsun Jinnie?"

Hyunjin ise gözlerini devirdi büyüğünün sorusu karşısında ve aceleyle bir elini salladı ona doğru. "Düğününüzde ne giyeceğimi seçmeye çalışıyorum Hyung, aklımı karıştırma lütfen." Hyunjin değil miydi bu? Bir şeyi de abartmasa ortadan ikiye çatlardı.

Minho'nun yanakları, Hyunjin'in dedikleriyle pembenin tatlı bir tonuna bürünürken, utangaç bir tavırla kafasına vurdu uzun saçlı oğlanın.

"Abartma aptal."

"Hyung;" oturduğu yerde doğruldu Hyunjin. "Sen ne dediğinin farkındasın değil mi? Sana resmen adını sormuş!" dedi ve yeniden karnı kasıldı Hyunjin'in heyecandan.

Minho ise kaşlarını çattı yeniden ve anlamaz bakışlarla baktı arkadaşına. Ardından "Yani?" dedi ve gözlerini kırpıştırdı hızlı bir şekilde.

Hyunjin, gözlerini kocaman açtı ve ciddi olup olmadığını anlamak istercesine arkadaşına baktı. Bir insan bu kadar saf olabilir miydi yoksa Minho salağa mı yatıyordu?

"Yanisi şöyle, senden etkilendiği kesin Hyung. Ne yaptın bilmiyorum ama dikkatini çekmişsin diyorum~" dedikten sonra flörtöz bir şekilde göz kırptı arkadaşına.

Minho ise gözlerini kaçırmış ve elleriyle oynamaya başlamıştı. Bu oda biraz sıcak mı olmuştu aniden ne? Eliyle kendine hava yellemeye çalışırken, bir yandan da gözlerini Hyunjin'in gözleri ile buluşturmamaya dikkat ederek sorusunu sordu. "Öyle mi dersin?"

"Aynen öyle derim." dedi Hyunjin büyük bir zevkle ve uzanıp arkadaşının yumuşak saçlarını karıştırdı tek eliyle. Ardından peş peşe sıralamaya başladı cümlelerini. "Bak hyung, artık bir işaret aldığımıza göre ikinci aşamaya geçiyoruz. Bugün gittiğinde, market kapanana kadar orada olmalısın. Çıkış saati geldiğinde, yani hava karardığında ise Jisung'a nerede oturuyorsa beraber yürümeyi teklif etmelisin. Kibar davranman hoşuna gidecektir eminim. Aslında arabayla gitmeni ve dönüşte onu evine bırakmayı teklif etmeni önerirdim ama o zaman sapık olduğunu falan düşünebilir." dedi ve derin bir nefes aldı uzun saçlı oğlan. Konuşmaya başladığında kimse onu durduramıyordu.

Minho ise bu sırada, arkadaşının anlattıklarını onaylarcasına kafasını aşağı yukarı sallıyordu. Aslında bu dediklerini yapamayacağına adı kadar emindi ama Hyunjin'in dediklerini reddetmeyi uzun bir süre önce bırakmıştı. Hyunjin'in inadına asla karşı koyamıyordu. Hep bir şekilde kendini kabullenmiş olan olarak buluyordu Minho.

Starry Eyes★ -Minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin