Ben, arabayı kendi evlerinin otoparklarına park edince arabadan indim. Dünden sonra sabah ilk iş yola koyulmuştuk. Saddie, kapıyı açıp önce geçmemiz için müsaade verdi. Misafir odasına ilerlerken Ben'in seslenmesi beni durdurdu.
"Biraz konuşalım mı?" Kafamı sallayarak onu onayladım. Salonun koltuğuna yan yana oturduklarında karşılarındaki tekli koltuğa oturdum. "Neden böyle bir şey yaptın?"
"Şu an sizin üstünüze kalmış gibi gözüksem de, en yakın zamanda buradan gideceğim. Greenwich'e geri taşınacağım."
"Ne saçmalıyorsun? Hiçbir yere gidemezsin. Ben sensiz burada ne yapacağım?" Saddie üzüldüğünü belli etse de tek çarem buydu.
"Ben burada oldukça, Linda sinirini atamayacak. Çok öfkeli zaten, benden intikam almak için her şeyi yapar. Siz benimle görüşüyorsunuz diye sizinle de görüşmez. Onu biliyorsunuz, her şey mahvolmadan benim gitmem en iyisi."
"Hayatım, bize biraz müsaade eder misin?" Ben, Saddie'den rica ettiğinde bana gülümseyip odadan çıktı. Yanındaki boşluğa vurup oraya oturmamı istedi. Dediğini yapıp yanına oturdum.
"Saddie biliyordu değil mi?" Ani sorusuna karşılık tepkisiz bir şekilde ona bakıyordum. "Bildiğini biliyorum, siz ikiniz birbirinizden gizli hiçbir şey yapmazsınız."
"Ona bu yüzden kızma. Ben istedim, kimseye söylememesini." Dediğime cevap vermedi. "Sen de bana çok kızgınsın değil mi?"
"Kızgınım, kendini bu hale düşürdüğün için kızgınım. Olmadığın biri gibi davrandığın için kızgınım. O orospu çocuğu uğruna feda ettiğin şeyler yüzünden kızgınım."
"Haklısın."
"Bu kadar kızgın olmamın sebebinin de sana çok değer vermem olduğunu da biliyorsun değil mi?" Ona doğru dönüp gülümsedim. "Çok mu aşık oldun ona?"
"Kahretsin ki evet. Yemin ederim Ben, çok kez denedim. Ondan uzaklaşmayı hep denedim. Ama ben hayatımda ilk kez aşık oldum."
"Bundan sonra ne olacak? Onunla beraber mi gideceksiniz?"
"Hayır, ben Linda'ya anlatacağımı söylediğim zaman, benden ayrıldı. Korkağın tekiydi yani. Hem Linda'yı, hem de beni kaybetmekten korkan, pisliğin tekiydi. Onun alamadığı sorunluluğu almak da bana kaldı anlayacağın ama iyi oldu. Hem sırtımdaki yükten kurtuldum, hem de korkak bir erkekten."
"İstediğin kadar, yeni hayat kurmaya cesaret edene kadar burada kalabilirsin." Rahat bir nefes verip gülümsedim.
"Bir an sen de beni istemeyeceksin diye çok korktum." Gülüp gözlerini devirdi.
"Ben sana hep kardeşim derdim ama, sen bizim aslında çocuğumuz gibisin. Her zaman arkasını toplamak zorunda kaldığımız yaramaz bir çocuk." Saçlarımı karıştırdığında gülerek ondan uzaklaştım.
"Asıl siz benim ailem oldunuz." Ağlayacağımı hissettiğimde bir anda ona atılıp beline sarıldım. Kollarını etrafıma sardığını hissetmiştim.
"Bensiz sarılmanıza daha fazla katlanamayacağım." Saddie birden içeri dalıp üstümüze atladı. Ben'in böyle sevgi gösterilerine çok fazla tahammül edemeyeceğini biliyordum, öyle de oldu.
"Hadi ben gidiyorum, küçük bir işim var."
"Nereye?"
"Birine sormam gereken bir hesap var." Odadan çıktıktan sonra kapının da çarpılma sesini duyduk. Saddie ayakta dikilmeyi bırakıp yanıma oturdu.
Ben eşyalarını aldırtacağım bugün nakliyeyle. Sonrasında ne kadar istemesem de Greenwich'e gidip seni yerleştiririz."
"Böylesi en iyisi olacak. Zaten geçici bir süreç, işletmem hala burada olacak. Ben uzaktan ilgileneceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Lover// Styles
Fanfiction"Çok yanlış oynuyorsun Harry." "O ne demek?" "Şu an canımı çok yakıyorsun. Ama bu elbet geçecek ve geriye sadece ne kalacak bir fikrin var mı?" "Ne kalacakmış?" "Acı çekmiş bir kadının intikamı."