Alnımda hissettiğim elle uykumun kollarından zorla alınıyormuş gibiydim. Gözlerimi araladığım anda, sanki gözlerimin içinden alev çıkıyormuş gibi hissettiğimden gözlerimi kıstım.
"Biraz ateşin var." Harry'nin sesini duyduğumda korkuyla irkilip ona döndüm. Yatağın içinde oturmuş, iyi olup olmadığımı merak eden bir şekilde bana bakıyordu.
"Günaydın." Boğazımdaki kuruluk sebebiyle sesim çatallı çıkmıştı. "Bana su getirir misin?" Kafasını sallayarak hızla odadan çıktı. Üzerimdeki yorganı atıp Harry'nin giydiğim sıyrılan tişörtünü düzelttim. Ayaklarımı yataktan kalkmak için sallandırdım ama o enerjiyi bulamıyordum kendime. Odaya giren Harry kaşlarını çatarak bana baktı.
"Nereye kalkıyorsun? Sen yat ben sana kahvaltı hazırlayacağım. Sonra da ilaçlarını içeceksin." İtiraz etmeye hazırlandığımı anlamış olacak ki işaret parmağını kaldırarak beni uyardı. "İtiraz istemiyorum." Tekrardan yatağa girip üstümü örttüğümde tekrardan bana doğru yaklaştı. Elindeki suyu bana uzattığında yıllardır su içmiyormuşum gibi bir ihtiyaçla içtim. Tekrardan bardağı ona uzattığımda güldü. "Çocuk gibisin." Üzerimdeki yorganı açtıktan sonra odadan çıktı. Onun geri dönmesini beklerken odasını inceliyordum. Odası sadeydi, sadece gerekli olabilecek eşyalar vardı. Yanımdaki kumandayı olarak karşımda duvara sabitli televizyonu açtım. Televizyonda izlemeye değer bir tek Masterchef'i bulabilmiştim. Harry'i kahvaltı tepsisiyle beklerken telefonumla gelince şaşırdım.
"Çıkarken çantanı almıştım, telefonun çalıyor." Bana uzattığı telefonun üzerinde Zayn'in adını görünce kafamı kaldırıp ona baktım. Çenesini sıkmıştı, benim yüzümü inceliyordu. "Açmayacak mısın?" Ona cevap vermeden telefonu açtım.
"Efendim Zayn?" Harry'nin gitmesini beklesem de başımda durmuş konuşmamın bitmesini bekliyordu.
"Kaç gündür ortalarda gözükmüyorsun, yoksa kaçtın mı?"
"Hiçbir yere gitmedim, biraz hastayım sadece."
"Neyin var, iyi misin?" Sesinde endişe kırıntılarına rastlamıştım.
"İyiyim, sadece biraz üşüttüm."
"Bir şeye ihtiyacın var mı?"
"Şu anlık yok, olursa haber veririm. Teşekkürler." Ona veda edip ardından telefonu kapattım.
"Seni neden arıyor?" Kıskanç tavrına karşılık istemsizce göz devirdim.
"Acıktım." Yüksek sesle oflayarak odadan çıktığında arkasından kahkaha attım. "Gülme!" Uyarısı gülüşümü arttırmaktan başka bir işe yaramamıştı. Ben masterchefi izlerken beni çok bekletmeden yanıma geldi. Elinde tuttuğu tepsinin üzerinde avokado, omlet, domates ve salam vardı. Bir dilim de ekmek koymuştu. Kendi sıktığını tahmin ettiğim portakal suyu da vardı. Tepsiyi kucağıma koyup yanıma oturduğunda yüzünde hala gergin bir ifade vardı. "Teşekkür ederim."
"Afiyet olsun, hadi ye." Omletten bir çatal alıp ağzıma attığında ekmekten bölüp onu da zorla ağzıma tıktı. "O çocukla aranda ne var?"
"Portakal suyunu kendin mi sıktın?" Konuyu değiştirmeme karşılık gözlerini devirdi.
"Evet." Portakal suyundan büyük bir yudum aldım. "Neden cevap vermiyorsun?"
"Seni ilgilendiren sorular sormuyorsun."
"Hayır, eğer ki aranızda bir şeyler varsa üzülecektim de onun adına. Dün geceden sonra."
"Üzülmeni gerektirecek bir durum yok."
"İyi." Sinirle kapıyı çarpıp odadan çıktığında şaşkınlıkla arkasından bakakaldım. Fakat birkaç dakika sonra elinde ilaç ve suyla geri geldi. Sinirli yüz ifadesi sadece kahkaha atmak istememe sebep oluyordu. Onu sinirlendirmekten keyif alıyordum. İlacı bana kaba bir şekilde uzattığında yaptığı omleti bitirip ilacı içtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Lover// Styles
Fanfic"Çok yanlış oynuyorsun Harry." "O ne demek?" "Şu an canımı çok yakıyorsun. Ama bu elbet geçecek ve geriye sadece ne kalacak bir fikrin var mı?" "Ne kalacakmış?" "Acı çekmiş bir kadının intikamı."