Linda's pov:
"Astrid!" Astrid'in banyosundan gelen tıkırtıları işitiyordum. Orada olmalıydı. Dağılmış yatağın yanına düşen araba anahtarını kaldırdım. Bu Harry'nin arabasına aitti. Terası olduğu için bu odaya çıkmış olmalıydı. Astrid banyosundan çıktığında ona gülümsedim.
"Linda, bir sorun mu var?"
"Harry'i göremedim de, belki buradaki terasa çıkmıştır diye düşündüm."
"Yok, gelmedi buraya." Şaşkınlıkla tek kaşımı kaldırdım. Astrid arabadan indiği anda odaya çıkmıştı. Harry ondan önce gelmiş olamazdı. Gözüm dağılmış olan yatağa takıldığında vücudumdan soğuk terlerin boşaldığını hissediyordum. Onun da benden farklı olmadığı barizdi. Korkmuş ve gergin gözüküyordu.
"Sen iyi misin. rengin bembeyaz olmuş." Birkaç saniye duraksadı. Bir şeyler sakladığı çok belliydi. "Biraz konuşmak ister misin?"
"Havuza inelim mi, hem biraz yüzeriz." Beni odadan gönderme çabasını yakalayıp onu zorlamadan çıktım. Odama indiğim gibi bunu bekleyen yaşlarım, yanaklarımdan hızla süzüldü. Gördüklerimi birleştirip bir anlam çıkardığım zaman, bu hayatımın en korkunç senaryosu oluyordu. Taşlarım Harry o odadaydı, ikisi beraber o banyodaydı. Bir şeyler yaşamışlardı, artık bundan emindim. Kimsenin duymaması adına elimi ağzıma bastırdım. Kesin olmadan bir fevrilik yapamazdım. Önce iyice anlamam gerekiyordu. Bir süre salağa yatmak en mantıklısıydı.
------
Astrid ile şezlonglara uzanmıştık. Şu an içimden gelen son şey onun yüzünü görmekti fakat biraz daha deşmem gerekiyordu. Harry ileriden gözüktüğünde ona gülümsedim. Hiç içimden gelmese de bunu yapmak zorunda olmaktan nefret ediyordum.
"Bebeğim neredesin sen?" Sanki bir sorun yokmuşçasına, en yakın arkadaşımın banyosunda olduğunu bilmiyormuş gibi davranıyordum.
"İşle ilgili telefon etmem gerekiyordu bebeğim." Benimle konuşmasına rağmen gözleri Astrid'in vücudunun üstündeydi. Sinirle bir nefes verip sakinleşmek için gözlerimi kapattım. Biri ev arkadaşım, diğeri de hayatımın içine ilk kez bu kadar aldığım sevgilimdi. Emindim, bir şeyler olmuştu. Arkamdan iş çevriliyordu.
------
Harry odaya girdiğinde uzandığım yerden hafifçe doğrulup ona yapmacık bir şekilde gülümsedim.
"Uykun mu geldi?" Sorumu kafasını sallayarak onayladı. Üzerindeki tişörtü çıkarırken boynundaki morluk dikkatimi çekmişti. Ne izi olduğu çok belliydi. Benim gözümden bakınca kimin tarafından yapıldığı da...
Kaç haftadır sevgilimin bana dokunmama sebebini şimdi anlıyordum meğerse, benim yerimi en yakın arkadaşım dolduruyormuş. Aynı anda en çok sevdiğim, en çok güvendiğim insan bana ihanet etmekle meşgulmüş meğerse.
"Harry?" Kafasını telefonundan kaldırıp sorarcasına bana baktı. Hayır, şu an söyleyemezdim. Bana neler döndüğünü, arkamdan nasıl birbirlerini öptüklerini kendileri anlatacaktı. "Seni seviyorum." Gülümseyerek yanağımı öptü ve tekrardan önüne döndü. Böyleydi işte, son zamanlarda hep böyleydi. Onu sevdiğimi söylediğimde bana cevap vermezdi. Zaten seven, sevdiğine ihanet etmezdi. Beni zorlayan gözyaşlarımı görmemesi için ona arkamı döndüm. Kendimi durduramayacağımı hissettiğim an, banyoya gitmek üzere ayaklandım.
"Linda."
"Efendim?" Ağladığımdan dolayı sesim boğuk çıkmıştı ancak bunu sadece dikkatli biri anlayabilirdi.
"Işığı kapatır mısın?" Buruk bir şekilde gülümseyip ışığı kapattım ve odadan çıktım. Tabii ki fark etmemişti.
"Linda, ağlıyor musun sen?" Niall'ın sesini duyduğumda yerdeki bakışlarımı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Lover// Styles
Hayran Kurgu"Çok yanlış oynuyorsun Harry." "O ne demek?" "Şu an canımı çok yakıyorsun. Ama bu elbet geçecek ve geriye sadece ne kalacak bir fikrin var mı?" "Ne kalacakmış?" "Acı çekmiş bir kadının intikamı."