Arabayı uçurum kenarı bir yere çekmişti. İkimiz de yan yana oturup ayaklarımızı uzatmış, sessiz bir şekilde manzarayı izliyorduk. Evden çıktıktan sonra yanıma ceket almadığımı fark etmiştim, neyse ki Harry'nin arabasında bir şişme mont vardı.
"Ne düşünüyorsun?" Bakışlarımı ona çevirdim. O da beni izliyordu zaten. Uğruna hayatımı bitirmiştim onun için. Onunla yaşadığım şeylerin bedelini, bataklığa saplanarak ödüyordum. Her şeye rağmen, yine de kendimi onun yanında otururken buluyordum.
"Biten hayatımı."
"Şöyle konuşma." Sesi gergin gibiydi. Büyük ihtimalle ona da sinirli olma ihtimalim onu geriyordu. Olmam gerekiyordu da zaten. "Hiçbir şey bitmedi tamam mı?" Histerik bir şekilde burnumda güldüm. Keyiften uzak, mutsuzluğumu belli eden bir gülüştü.
"Nasıl bitmedi? Farkında mısın bilmiyorum ama yaşadığım yere dönemeyeceğim. Gelir kapım iflas etmek üzere. Arkadaşlarımdan uzakta, tek başıma bir noktadayım. Ayrıca aylardır kandırıldığımı yeni öğreniyorum."
"Senin için hayatını tek yaşayabileceğin yer Kensington mı? Burada evin var işte, kira da ödemeyeceksin." Artık tamamen bana doğru dönmüştü, ben de aynı şekilde ona doğru döndüm. "Senin çalışmak için hiçbir yere, hiçbir şeye ihtiyacın yok. Sen sanatçısın. Hayatımda gördüğüm en yetenekli insansın."
"Benim hayalimdi bu Harry. Hayalimi yıllar sonra gerçekleştirdim ama onu da başaramadım." Ağlayacak gibi hissettiğimde ellerimi gözüme bastırdım. Bileklerimden tutarak ellerimi uzaklaştırdı.
"Bir daha denersin. Bak çözülmeyecek şeyler değil tamam mı?" O beni ümitlendirmeye çalışsa da gördüğüm gerçeklerle ikimizin de umudunu baltaladığım kesindi.
"O kadar param yok. Şu an tek düşündüğüm Miranda'nın maaşını verince ne yapacağımı düşünüyorum. Sadece beni 1 ay falan götürür."
"Benim birkaç bağlantım var, sana tasarım işi bulacağım. En azından seni bir süre idare edecek işler. Sonra yoluna koyacağız." Yanımda olduğunu belli ediyordu, şu an da buna ihtiyacım vardı. Birini yanımda hissetmeye ihtiyacım vardı. "Beraber batırdık, beraber düzelteceğiz." Belki de bu konuşmada ilk kez gülümsedim. Ne dersem diyeyim, onu yanımda hissetmek mutlu ediyordu.
"Sen de bunları biliyor muydun? Saddie benden saklarken ona sen de mi yardımcı oldun?" Kafasını olumsuz anlamda salladı. Zaten o geleli bir hafta bile olmamıştı.
"Buraya gelmeden önce, Saddie'nin evine uğradım senin yerini öğrenmek için. Zaten ben de dedikoduları duyuyordum ama butiğin durumunu bilmiyordum. Beklediğimin aksine Saddie yanına gelme kararımı destekledi. "
"Bana ise haberi yokmuş gibi konuştu." Sinir bozukluğuyla güldüm. "Hayatımın her bir detayına hakimmiş ve çok iyi numara yapıyormuş gerçekten de."
"Bak, ona haksızlık ediyorsun. Kötü bir niyetle saklamadı bunları. Sen burada tekken sana bunları anlatsaydı, darmaduman olurdun. Ayrıca seni toplayacak kimse de olmazdı." Haklı olduğunu biliyordum. Bu hiçbir şeyi değiştirmezdi, çünkü çok rahatsız olmuştum.
"Beni düşündüğünün farkındayım, ama konuşmanızın başını da duydum. O bana hiçbir şey söylemeyip beni ayakta uyutmayı düşünüyordu. Senin aksine."
"Tamam ama ben onu halledecektim, sen gizlice dinlemeye kalkmasaydın." Parmağımın ucuyla burnuma vurduğunda güldüm. "Biraz daha anlayışlı olman lazım ona karşı. Bak senin için geldi, sen orada olmadığın zamanlarda arkanı topladı, hatalarımıza rağmen bize hep destek verdi. Sana bu kadar değer veren birini kaybetmeni istemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part Time Lover// Styles
Fanfiction"Çok yanlış oynuyorsun Harry." "O ne demek?" "Şu an canımı çok yakıyorsun. Ama bu elbet geçecek ve geriye sadece ne kalacak bir fikrin var mı?" "Ne kalacakmış?" "Acı çekmiş bir kadının intikamı."