L.S| ALTINCI BÖLÜM ♣ GEÇEN ZAMANIN KÜLLERİ

10.5K 709 80
                                    

Sınırı geçmeyişiniz beni üzdü cidden, bir yıldıza basmak bu kadar zor olmamalı. Emeğime saygısızlık eğer sizin için kitabım değerli değilse bölüm beklemiyorsanız okumayın.

Zira diğer okurlarıma haksızlık oluyor. Sınır öyle çokta büyük değil yani.

Ben söyleyecek bir şey bulamıyorum cidden. Umarım hepiniz bir gün kitap yazar ve beklentilerimi anlarsınız.

Sınır; 50 oy 30 yorum.

Keyifli okumalar.

ALTINCI BÖLÜM GEÇEN ZAMANIN KÜLLERİ

3 Ay Sonra

Hayat bir sınavdı belki. Kimi bu imtihanın zorlu kısımlarını aşmayı seçti kimi de etrafını dolanıp durdu ve yerinde saydı.

Ben dolanmayı değil aşmayı seçtim. Hiç bir şey kolaylıkla elde edilmez emeksiz yemek olmaz. Para kazanmak içinde alın teri ve belkide biraz özlem gerekli. Öğretmenim ben, değiştiririm ve eğitirim. Ben sadece ders anlatıp çıkmam hayatlara dokunmayı da seçerim. Türkiye'min güzel memleketimin Diyarbakır'ına atanmıştım. Kim bilir kimlerin hayatına dokunmaya kim bilir kime yardım etmek için ufak göz yaşlarım arasında valizimin fermuarını çekmiştim.

Annem gitme vaktim yaklaştıkça iyice ağlar olmuştu. Ruh hali bana da sirâyet ediyor belli belirsiz göz yaşı dökmeme sebebiyet veriyordu. Bir saat sonra hava alanına gitmeliyim ve son defa eşyalarımın kontrollerini yapıyordum. Valizi tekerlerinin üzerine kaldırıp duvara doğru yasladığımda Melih'in derince esnemesini işittim. Kapının pervazına yaslanmış alıcı gözüyle odanın içini süzüyordu. Ben gittikten sonra odama kurulma gibi planları vardı.

"Abla gitmen kötü oldu ama odanın bana kalması işime geliyor." Gözlerimi devirdiğimde bilmiş bir edayla kollarını önünde bağlamıştı Melih. Şarj aletimin kablosunu elime dolayıp çantamın içine koyduğumda Melih'e uyararak baktım.

"Tamamen senin değil bu oda. Tatilde geldiğimde şutlarım seni,"dediğimde güzelce gülümsedim. Eliyle saçlarını düzeltip he aynen der gibi gülümsedi.

"Abla oda çingenliği* yapmayı bırakta sahi gidiyorsun sen ve annem sanki ölmüşsün gibi saate bakıp bakıp ağlıyor."

"Ciddi misin? "

"Teyzemin şu an annemin burnuna peçete tıkıyor olması kadar gerçek içeride yaşananlar." Hadi ordan der gibi baktım kardeşime.

Tamam annem sulu gözdür vanaları açtı kapatmak bilmez ama burnuna peçete tıkayacak kadar da değildir herhalde diye düşünerekten Melih'in gövdesiyle kapattığı kapıyı Melih'i elimle itekleyerek açtım. Kardeşsel bir gelenektir çekil demezsin elinle itelersin.

Koridordan geçip oturma odasına doğru yürüdüğümde kulağıma hıçkırık sesleri doldu. Kapıdan içeriye adımımı atmamla gerçektende annem ağlıyor, teyzem peçete veriyor bir yandan da gülüyordu. "Gülme Bahar!" Annemin sert çıkışı teyzemi durdurmamıştı ama dudaklarını birbirine bastırmasına neden olmuştu. "Tamam gülmem abla."

Annemin bir diğer yanındaysa annanem vardı o' da hüzünle kızının sırtını sıvazlıyordu. Karşı koltukta oturan dedem ve abim durumun fazla abartılışına benim bile anlatamayacağım şekilde garip bakıyorlardı. Düşünün edebiyat öğretmeniyim ama betimleyemedim.

LACİVERTE SÜRGÜN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin