Artık hiç bir delil yoktu.
Savaş bana döndü "Gidelim" dedi.
⚖️
Savaş'la beraber Selim Savcı'nın evinin önündeydik. Savaş nedensizce kendisini düzeltiyordu "Niye endişelisin?" diye sordum. Yakasını düzeltti bu sefer de.
"Bilmiyorum" dedi "Kravat mı taksaydım?" diye sordu, şaşkınlıkla ona baktım.
"Sen kravattan nefret edersin"
"Evet, ama Selim savcı hep takım elbiseyle geziyor." dedi "Evde de"
"Oha!" dediğim sıra dudaklarım öne çıkmıştı, Savaş'ın gözleri bir kaç saniye dudaklarıma kaydı tekrar bana baktı.
"O, beni hep serseri olarak görüyor. Kravat takayım değil mi?" dedi bir çırpıda "YUS-" diye bağıracağı sıra ağzını kapattım.
"Dur, neden bu kadar endişelendin bilmiyorum ama beni istemeyeceksin kendine gel."
Bu cümleme de eli boğazına gitmişti "Ama kravat takmak istiyorum. Güzel durayım Alev"
Mecalim kalmamıştı, onu onaylamıştım. Yusuf yanımıza siyah bir kravat getirdi. Savaş hemen kravatı taktı, kendini düzeltti. Ama kravat yamuk olmuştu
Ona doğru yaklaştım kravatını düzelttim, beyaz gömleğinin ense kısmınıda düzelttim. Savaş pürdikkat beni izliyordu. Ona son kez bakıp kapıyı çaldım. Açan bir kadındı "Hoşgeldiniz!" dedi sevecne bir sesle. Benim gibi beline uzanan siyah saçları vardı. Ve gayet güzeldi
"Merhaba" dedim gülümseyerek.
"Merhaba Canan hanım" dedi Savaş, ikimizde beraber içeri girdik. Selim savcı, Savaş'ın dediği gibi takım elbiseyle oturuyordu bizi görünce ayağa kalktı
"Hoşgeldiniz" dedi, bana baktı. Elini uzattı, ben de gülümseyerek elini uzattım. Savaş'a baktı sırıttı.
"Oğlum sen niye böyle giyindin?" diye sordu, Savaş'a sarıldı "Adama benzemişsin, yakışmış. Hep böyle giyinsene, ne o öyle serseri gibi"
Gülmemek için zor duruyordum.
"Sana benzemeye başladı" dedi Canan hanım. "Hadi geçin yemeğe" verandaya çıktık, karşıma Savaş, Sağımda Selim, solumda ise canan hanım oturuyordu.
"Nasılsınız?" diye sordu Savaş, çoktan yemek yemeye başlamıştık.
"İyiyiz, öyle konuşalım diye sizi çağırdık" dedi Selim savcı.
"Aç konuyu konuşalım savcım" dedi Savaş, suyundan bir yudum aldı.
"Şimdi öncelikle, sizin afişleriniz internette hep karşıma çıkıyor. Böyle yanyana durmalar filan? yakınlaşmalar. Siz gerçekte sevgili değilsiniz diye biliyorum"
"Selim!" diye kızdı Canan hanım.
"Ama zaten olamazsınız" diye böbürlendi Selim savcı, ben ise sadece sırıtıyordum. "Savaş sen neden Alev'le sevgili yalanı oynuyorsun oğlum? Sibel'le oynasana"
Savaş'ı öksürük krizi tutmuştu, suyundan büyük bir yudum aldı, tip tip ona bakıyordum Sibel ne alaka?
"Gerçi düğün gününde aldatılmıştın" dedi Selim savcı tekrar, bu sefer gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Savaş gözlerini benden kaçırıyordu.
YOU ARE READING
MAHKUMİYET
Teen Fiction"Sen yeter ki gözlerini gözlerimi kapatma, ben senin toprak gözlerine gömüldüm Savcı"