61

21.8K 1.1K 61
                                    

Gözlerimi kapattım ve tekrar açtım. Göğsümün üzerine bıraktığım telefonu açtım ve tekrar kapattım. Ne bir mesaj vardı ne de arama. Sıkıntıdan patlamak üzere olduğumu söylememe gerek yoktu sanırım ha?

" Selam..." diyerek kapıyı çalmadan odaya dalan kişiye çevirdim gözlerimi. Abim ve yanında birkaç arkadaşı daha vardı. Atamer'in yokluğunda yeni kankalar yapmıştım kendime. Çok samimi değildik ama ufak bir yaraları olsa bile konuşmak için koşarak revire geliyorlardı.

" Kapıyı niye koymuşlar? " dedim yattığım yerden kalkarak. " Çalın diye. "

" Müsaitsin işte Yudum. " dedi Abim göz devirerek. " Sıkılmışsındır diye geldik yanına. Kötü mü ettik? "

" Yok. " dedim elimi geçiştirmek istercesine sallayarak. " Sıkılmıştım. "

" Atamer komutandan hala haber yok mu? " diye sordu abimle birlikte gelen ama adını asla aklımda tutamadığım asker.

" Varsa siz söyleyeceksiniz. " dediğimde güldü.

" İlk sana gelirdi haberi. " dedi Abim imayla.

" Karargahta olan sizsiniz abi. " omuz silktim. Artık bir an önce gelebilir miydi?

" Bu gece dönecek diye duymuştum ben. " dedi askerlerden diğeri. Gözlerim fal taşı gibi açıldı.

" Bak dedim size, siz duyarsınız diye. " gözlerim saate çevrildi. Gece olmasına daha çok vardı.

Kahretsin!

Gelecekti biliyordum ama nasıl bir halde geleceğini bilmiyordum. " Kimden öğrendin? " diye sordu abim az önce geleceğini haber veren askere dönerek.

" Asım komutandan. "

" O zaman kesin geliyor gece. " Abimin gözleri bana çevrildi. " Ayrılık bitiyor, gülümse abicim. "

" Gülümseme kotam doldu. Şu an gülümseyemem. "

Abim göz devirdiğinde revirin kapısı bir kez daha açıldı. " Yaralı var, hemşire. " dedi heyecanlı bir sesle. " Getirelim mi hemen? "

" Tabi. " diyerek kapıya doğru koştum. Nerede yaralanmış olabilirdi ki? Göreve giden başka bir tim mi vardı?

Kapıdan sedyeyle girdirdiklerinde diğerlerinin odayı boşaltması gerektiğini söyledim. Ağır bir vaka olsaydı direkt doktora giderdi, demek ki küçük bir yaraydı. O yüzden bana gelmiş olmalıydı. Sedyeye yaklaştıkça içimde oluşan huzursuzluğa engel olamadım. Neden yüzü kapalıydı? Hatta her yeri kapalıydı. Üzerine bir örtü serilmişti.

Üzerindeki örtüyü çekmek için elimi uzattığımda sedyede yatan kişi benden önce davranıp üzerini açarak oturur pozisyona geldi. " Atamer. " diyebildim sadece. Hayal görmüyorsam oydu.

" Dövmeli? " dedi ismimi kullanmayı reddderek.

Gözlerim her yerini tek tek inceledi. Yaralı demişlerdi değil mi onun için? Neresindeydi yara? " Yaralı mısın? " diye sordum ağlamaklı bir sesle. Ayaktaydı, sağlamdı ama yine de korkuyordum.

" Evet. "

" Neresi? " diye sordum hemen.

Elimi avcunun içine alarak kalbinin üzerine bastırdı. " Tam buramdan. " Beni kendine çektiğinde ağlamak üzereydim. " Adı Yudum olan bir kız vurdu beni. "

Gülmekle ağlamak arasındaki o çizgide kaldım.

" Şükür ki iyisin. "

" Değilim dedim ya. " dedi ısrarla. " Kalbime bak, yaralı. "

" Uydurma. " kalbinin üzerine vurup elimi çektiğimde inledi. " Gerçekten yaralı mısın? "

" Bana olan inancın gözlerimi yaşartıyor. "

" Hani gece gelecektin? " diye sordum başımı omzuma yatırarak. Ayaklarını sedyeden sarkıtarak beni bacaklarının arasına çekti.

" Kim demiş? " tek kaşını kaldırdı. Elini belime koyarak beni kendine çekip sarıldı.

" Askerler. "

" Ben yokken askerlerle kanka mı oldun? "

" Yani belki biraz.." dedim elimle işaret ederek. " Şu kadarcık. Ama asla isimlerini hatırlamıyorum. "

Güldü. " Benden başkasının ismini hatırlamıyor olman neden güzel hissettiriyor? "

" Bilmem, bunu kendine sorsana. "

" Kalbime sorsak daha düzgün bir cevap alırız. " elimi tekrar kalbinin üzerine koyduğunda hızla attığını fark ettim. Benimki de ondan farksız değildi.

" Konuşuyor mu şu an kalbin? "

" Hı hı. " dedi başını sallayarak. " Kalp hızlı atıyorsa karşındakine seni seviyorum dermiş. "

" Ya.." dedim sonunu uzatarak.

" Sen haklıydın dövmeli. " dedi yüzünü işaret ederek. Bu sefer yüzünde maskesi yoktu. " Maskeyi takarak sadece kendime yapıyorum bu kötülüğü. "

" Yola gelmişsin komutan!! " dedim kaşlarımı çatarak.

" Yola getirenler sağolsun. "

" Ee şimdi ne yapıyoruz? "

" Gerçek yaramı pansuman ediyoruz. " dedi derin bir nefes alarak. " Göğsümde küçük bir sıyrık var. " dediğinde kalbim dört nala koşan bir atınki kadar hızlıydı.

" Nasıl..." üzerindeki kıyafeti hiç düşünmeden çıkardığımda gerçekten bir yarası olduğunu fark ettim. " Oldu bu? "

" Boşver. "

" Anlatmanı istiyorum. " pansuman yapacağım eşyaları alıp yanına geldim. Önce temizlemem gerekecekti. Çok büyük bir şeyi yoktu aslında ama ben her şeyi abartmak istiyordum.

" Bense sadece seni izlemek istiyorum. " dediğinde önüme gelen saçımı kulağımın arkasına doğru ittirdi.

Yarasını bantladıktan sonra gözlerim karın kaslarına çevrildiğinde sertçe yutkundum. Önümde kanlı canlı bir şekilde duruyordu. " Sanırım sen de beni izlemeye istiyorsun. " sesiyle birlikte irkilerek gözlerimi başka bir tarafa çevirmeye çalıştım.

Anlamış mıydı?

Muhtemelen anlamıştı.

" Şey ben..." İç çektim. " Sanırım sadece izlemekle yetinemeyeceğim. " elimi karın kaslarının üzerine koyarak bir süre öylece bekledim. Gerildiğini anlayabiliyordum.

" Dövmeli. " dedi acı dolu bir sesle.

" Dokunma deme sakın. " diyerek elimi hareket ettirdim. Aşağıya doğru kayan elim Atamer'in kendini daha da kasmasına neden oldu. Karnını içe doğru büktü ve derin bir nefes aldı.

" Demeyecektim. "

" Güzel. " elimi bir kez daha hareket ettirdiğimde bu sefer de inledi. Önünde eğildim ve ellerimin yerini dudaklarıma bıraktım. Bu benim için de ilkti. Sertçe yutkunduğunu işittim.

Küçük bir öpücük bıraktığımda elini saçlarımın arasına koydu. Bu dur demek miydi? " Yudum.." Adımı inlediğini fark edince gözlerimi kapatarak dilimi karın kasları boyunca gezdirdim. Başımı çekmesiyle birlikte kapanan gözlerimi hızla açtım. Beni bacaklarının arasına çekerek soluksuz kalmış gibi öpmeye başladı.

Nefesim kesildi.

Benden etkileniyor olması hoşuma gidiyordu.

" Bundan sonra maske yok. " dedi iç çekerek. " Ama sadece senin yanında. "

Gülümsedim. Bu da bir adımdı sonuçta değil mi?

Sahte Komutan | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin