Evinde koltuğa oturmuş Mary'i bekliyordun. Son günlerde görüşemediğiniz için boş zamanlarda vakit geçirmeye çalışıyordunuz.
Kapının çalınmasıyla asanı yanına aldın ve küçük hole ilerledin. Güvenlik için gelen kişiyi teyit etmen gerekiyordu.
"Kimsin?"
"Benim," sesi gelen kişinin ağladığı belli oluyordu, "Mary MacDonald."
"Sana gösterdiğim ilk dövmem neredeydi?" diye sordun.
"Sırtındaydı." Doğru cevabı almanla kapıyı açtığında kıvırcık saçlı kızın kolları boynuna dolandı. Ellerini kadının belinde birleştirdin, ardından hemen kapıyı kapattın.
"Mary, içeri gel." dedin. Senden ayrıldığında desteklemek için elini beline attın, onu salona doğru yönlendirdin.
Sessizce gözyaşlarını akıtan Mary, ikili koltuğa oturduğunda sende yanına yerleştin.
Konuşmadan önce salonda birkaç hıçkırık yankılandı. "O, gitti. Voldemort, gitti." Tekrar bir hıçkırık. "Ama, ama Lily ve James'i öldürmüş." Bu cümle içine kor düşmesini sağlamıştı. "Sadece Harry kalmış, sadece o."
Annesini, babasını tek bir günde kaybetmiş olan Harry'i duymak koru daha da alevlendirdiğinde gözyaşların yanaklarını bulmuştu. Yanında oturan kadına sarılmaktan başka hiçbir şey yapamamıştın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Marauders •IMAGINE•
FanfictionAma beni şimdi evime götür. Beni ait olduğum yere, eve götür.