•Sirius Black•

266 25 10
                                    

Güneşin son zamanlarda dünyaya küstüğü günler ne yazık ki geride kalmamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneşin son zamanlarda dünyaya küstüğü günler ne yazık ki geride kalmamıştı. Mart'ın gelmesi hâlâ baharı geri getirememişti.

Sen günlerini kütüphanede geçirirken, elbette canın sıkılıyordu. Sonuçta on yedi yaşındaki insanların saatlerce kapalı alanlarda durmasını bekleyemeyiz.

Elinde bulunan kitap, Dorian Gray'in Portresi'ni okurken bir yandan da Lord Henry'e hoş olmayan sözlerini mırıldanıyordun.

"Kendi kendine konuşan bi' manyak olduğunu varsaymak istemiyorum," ne zaman geldiğini fark etmediğin uzun boylu, kumral saçlara sahip ela gözlü genç adam karşında oturuyordu.

Cevap vermeden sadece bakmakla yetindin. Arkasına yaslanmıştı, kravatı gevşekti, bu hali sana çok yakından tanıdığın birini hatırlatıyordu. Aslında onun tırnağı dahi olamazdı, o başka...

Kitabına geri dönmek amacıyla gözlerini ayırdığında genç adam tekrardan konuşmaya başladı. "Garip bir başlangıç oldu sanırım, senin gibi kızlarla bu şekilde konuşanlardan olmamam gerekiyordu."

Tek kaşını kaldırdın, "Benim gibi kızlar derken, sanırım seni anlayamadım?"

Masaya doğru eğildi, ne yapmaya çalıştığını az çok anlamıştın. "Güzel, yalnız ve kapılmayı bekleyen."

"Neyseki bu güzel kız yalnız değil." Arkandan gelen sesle birlikte omuzlarına dokunan nazik elleri hissetmen bir oldu. Sirius, saçlarını bir tarafa toplarken, adını bilmediğin genç adama doğru konuşuyordu. "Kapılmayı beklendiği konusunda da hem fikir değiliz.  Kimse kapılmayı beklemez ne de olsa, değil mi?"

"Kesinlikle haklısın, av - avcı oyunu oynamıyoruz sonuçta."

Kumral çocuğun gülümsemesi düşmemişti. Aksine daha da fazla sırıtmaya başlamış, sanki yeterince gevşek değilmiş gibi kravatını iyice gevşetmişti. Klasik kötü çocuk tasvirleri işte...

"Şimdi, Steinfield, izin verirsen kız arkadaşımla yalnız kalmak istiyorum." Omzunu yavaşça okşayan parmakları hissedebiliyordun. Hâlâ adının Steinfield olduğunu öğrendiğin  kişinin kalkmasını beklerken kitabının için ayracını yerleştirmiştin bile.

"Bana uygun olmayan şekilde sakince buradan ayrılacağım," sonunda ayağa kalmıştı, "Zaten saatlerce kütüphanede kitap okuyan birinin benimle süpürge dolabında olmasını istemem."

Muhtemelen tam da şu anda Sirius dişlerini sıkmış, içinde kendini dizginlemeye çalışıyordu. Bunu omzunu sıkan parmaklardan anlayabiliyordun.

"Yavşaman bittiyse, lütfen hızlı ol."

Steinfield gittiğinde Sirius hemen yanındaki sandalyeye oturdu, gözleri hâlâ kütüphaneden çıkmayan çocuğun üstündeydi. "Sirius, ona bakma."

"Hı-hı" hâlâ bakmayı bırakmadığında çenesinden tuttun ve kendine döndürdün.

"Ondan etkilenmediğine göre, yönünün ben olması gerektiğini düşünüyorum."

Gözlerini ondan ayırdığında anında saçlarının ucuyla oynamaya başladı. Her zaman ki gülüşüyle konuşmaya başladı. "Küpelerin çok güzelmiş, sana çok ayrı bi' hava katmış."

Elin anında küpelerine gitti, "Onları bana sen aldın, Sirius."

BayanPati76 isteği üzerine yazılan bi bölüm, iyi okumalarr.

The Marauders •IMAGINE•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin