İki gün içinde saray parti için hazırdı ve şuan her kes akın ediyordu.
Toprak prensi jin ve ejderha eşi namjoon, su prensi jimin ve ejderha eşi jungkook, ikisini de eşleri yüzünden kıskanıyordum ama bunu belli edecek değildim.
Aynı zamanda onların babaları da gelmişti ve prensler babalarının eteklerinden ayrılmıyordu, güldüm.
Etrafa bakarken yoongi'yi gördüm ve olduğum yerde kıpırdandım, etrafa 'neden geldim' diye bakıyordu, daha sonra birinin sesini duydum, kendini tesseli ediyordu,kaşlarımı çatarak sesin geldiği yere baktım, bu seo-joon du.
"Hadi, sadece selam ver ve odaya git"
Sinir ile güldüm, ilerlediğinde birden durdu, su yanığını tadacaksın ve o düşünceden dolayı cezanı çekeceksin, tıpkı yanarak kıvranan o pacoz gibi.
Acı ile yere düştüğünde onu serbest bıraktım, yanına taehyung koşarak geldiğinde yeniden yoongi'ye odaklandım.
Gözlerimiz kesiştiğinde onu süzdüm, dudağının yanı kıvrılmıştı ama ilgi mi çekmiyor gibi yeniden yüzüne bakarak arkamı dönerek bahçeye çıktığımda gülüşünün bozulduğunu biliyordum, bu diyarda onu beğenmeyen bir böcek bile yoktu,her kes onun için yanıp tutuşuyordu.
Amacım onu kışkırtmak ve peşimden koşmasıydı, ben herkes gibi sıradan değildim ve bunu onun da bilmesini istiyordum.
Bahçeye çıktım ve ay ışığı altında duran bank'a oturdum, adım sesleri duyunca kalbim hızlandı ve istediğime ulaşmak için dua ettim.
Bir gölge üstüme çöktü,kanatlardan bir ejderha olduğunu anlamıştım ama gölgenin büyüklüğü yoongi olduğunu tastiklemişti.
Umursamazca kalkarak ona döndüm.
"Işığımı kapatıyorsun ejder"
"Beni tanımıyor musun sen?"
Alay ile güldüm.
"Tanımam mı gerek?"
"Elbette, beni her kes bilir"
"Hmm seni tanımıyorum, demek ki her kes değil miş ha"
Bir adım atarak iyice yaklaştı, eğilerek elini uzattığında ince uzun ve güzel elimi, kaba ve büyük avucuna bıraktım, elimi dudaklarına götürüp bir öpücük bıraktı, daha sonra etkileyici sesi ile konuştu.
"Bana bir dans bahşedin lütfen"
Kafamı salladığımda elimi omuzuna bıraktı ve ellerini ince belime sardı, müzik sesi olduğumuz yere kadar geliyordu.
Ellerimi geniş omuzuna sardım ve sallanmaya başladık, yutkundum ve konuştum.
"Bir eşin var mı?"
"Yok"
"Neden?"
"Beni etkileyen birileri daha karşıma çıkmadı"
"Ama zamparalık yapıyorsun"
Güldüğünde hoş tınısı kulaklarıma doldu, elini sıklaştırdı ve bir elini kalçama kaydırdı, eğilerek yanağını yanağıma sürttü.
"İlgimi çeken biri olunca etrafında dolanmayı seviyorum"
Ona yaslandım ve bende kısık şekilde konuştum.
"Seni biliyorum yoongi ve elini kaçamdan çek, bana izinsiz dokunamazsın"
Geri çekilerek kaşlarını kaldırdı, kalçamdaki elini geri belime koydu.
"Tanımadığını söyledin"
"Egonu tatmin edeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun kral Min"
Beni kendine yasladı, yeşil irisleri parlıyordu.
"İlgi çekici bir yapın var"
"Ben her zaman ilgi çekiciyim dir"
"Senin ile güzel bir gece geçirmeyi isterim"
"Kolay lokma değilim, çüküne önem verdiğini de biliyorum ama ben sana kanmam"
"Daha da iyi oluyorsun"
"Bana dokunabilecek tek kişi eşim ve ben daha eşimi bulamadım, bana yardım etmelisin"
"Ne yardımı?"
"Eşim olmanı istiyorum"
"Ciddimisin? Bunu kabul edeceğimi düşünüyor musun cidden"
"Elbette, sen gökyüzünün ve ejderhaların kralısın ben de ateş ve suyun veliahtı yım, ikimizde güçlüyüz, sen ben olmadan yağmur yağdıramazsın ve benim tahta geçmeye niyetim oldukça var"
"Pekala, bunun için zaman gerekli güzelim, tanımadığım insan ile evlenmem"
"Mükemmel, yarın beni öğle vakti alırsın,dakik biriyimdir"
Yanağını öperek geri çekildim ve saraya doğru yürüdüm.
"Başkasını düzmez isen iyi edersin Min"
Bu söylediğime güldü, ona dönmeme gerek kalmadan kanat sesleri duydum, ses uzaklaştığında gittiğini anladım ve keyif ile sırıttım.