Odamdan akşama doğru çıktım, aşşağı yemeğe indim ve yerime oturdum, annem elimi tutarak sıktı.
"Nasıl geçti?"
"Geçmedi, uymuyoruz"
Babam keyif ile güldü, piç.
Hiç bir zaman iyiliğimi istememişti ve bunu gözüme sokmaktan da geri durmamıştı.
"Yazık oldu, ileriki zamanlarda bulursun umarım"
Kafamı salladım, bir kaç lokma yiyerek kalktım ve odama geçtim, üstümü değiştirdim ve kitap alarak okumaya başladım, kalbim ağrıyordu.
Kitabı kenarı bırakarak yatağıma uzandım ve uyumaya başladım, kalbimin ağrısı canımı yakıyordu.
Sabah yüzümde eller ile uyandım, kaşlarımı çatarak gözlerimi açtığımda jin ve jimin'i gördüm, kalktığımda güldüler, jimin konuşunca gözlerimi ovdum.
"Günaydın hobi"
Kafamı salladım ve esneyerek konuştum.
"Günaydın, ne zaman geldiniz?"
Jin kıpırdandı.
"10 dakika önce, beraber piknik yapmak için"
"Hazırlanıp geliyorum, taehyung'a söyleyin bir şeyler hazırlasın"
İkiside mızırdandı, jimin.
"Eskisi gibi biz hazırlayalım"
"Tae mutfağı hazırlasın"
Gülerek kalktılar, dışarı çıktıklarında banyoya geçerek elimi yüzümü yıkadım, dolaba giderek mavi,kırmızı işlemeli kıyafetimi giyindim ve saçlarımı tarayıp mandalina kokumu sürünüp odamdan çıktım.
Salona geçerek annemin saçlarını öpüp günaydın diyerek mutfağa geçtim, annemi görmez isem günümün kötü geçeceğini düşünmeden edemiyordum.
Mutfakta jungkook ve namjoon'da vardı, yanlarına giderek güldüm.
"Günaydın kanatlılar"
Güldüler, jungkook kafasını salladı.
"Günaydın kanatsız"
Yüzümü buruşturup kafamı salladım, masaya baktığımda her şey hazırdı, dolaptan içecekleri çıkardım ve sepete koydum, kolumu namjoon'un omuzuna sardım.
"Uzun zaman oldu"
"Haklısın, hadi eğlenelim"
Gülerek sandwich leri sepete koyduk ve dışarı çıktık, bahçeye çıkarak göletin oraya gittik, toprak krallığına gitmeyi daha çok istiyordum, buradaki yapay ağaç, çim ve çiçekler sinirimi bozuyordu.
Doğa krallığı buradaki bütün doğallığı almıştı, kral olduğumda ilk işim doğayı krallığıma getirmek olucaktı.
Örtüyü serip oturduk, taehyung sırtını ağaca yasladı, hepimiz arkadaştık ama sarayda taehyung benim ile hizmetçi sınırlarını aşmadan konuşuyordu ve bu da aramıza duvar örüyordu ama arkadaşlarımızın yanındyanında olunca o duvarı kaldırıyorduk.
Namjoon omuzumu dürttü.
"Kral ile görülmüşsün"
"Hangi kral?"
"Min Yoongi"
Kafamı sallayarak sepetten içeceği aldım ve kapağını açtım.
"Evet, biraz konuştuk"
Jimin merak ile kıpırdandı.
"Ne konuştunuz?"
"Eşim olmasını istedim ama konuştukça bir birimize uygun olmadığımızı anladım"
Yalan, ben ona aşıktım ve o da bana sevgisini verseydi güzel bir hayat yaşayabilirdik, jin kafasını salladı.
"Belki başka biri ile tanışır mutlu olursun"
Omuz silkip geri , omuzum ile taehyung'u biraz itip bende ağaca yaslandım, taehyung kaşlarını çattı.
"Yah hoseok"
Gülerek içeceğimi içtim, jungkook konuşunca onu dinledik.
"Bu hafta içinde Ejder ve hava krallığı parti vericekmiş diye duydum, çok fazla eşleşmeyen ejderhalar varmış, 80 Bin yıl içinde ilk verdikleri parti olucak"
Gözlerimi kapattım, taehyung heyecan ile konuştu.
"Ayy çok merak ettim şimdi"
Diğerleri de kıpırdandığında namjoon konuştu.
"Çok görkemli bir parti olucak, daha önce bir tanesine denk gelmiştim"
Ah namjoon aramızda en yaşlı olanıydı ve en bilge, kitaplardan başını kaldırmaz ve sürekli bilgi arardı, jin nasıl dayanıyor anlamıyordum.
"Gerçekliği beli değil ama?"
Jungkook kafasını sallayarak onayladığında umursamazca gözlerimi kapattım ve arkadaşlarım ile anın tadını çıkardım.