Yunkime sövmeyin :(
/+/+/
Parti den beri sinirim bozuk ortalıkta dolaşıyordum.
Bahçeye çıkmış kendi halimde dolaşıyordum, fazla kalabalık değildi en azından.
Birden bir ok gözümün yanından sıyırarak geçtiğinde bir kaç kişi çığlık attığında etrafa baktım, biri koşarak uzaklaşıyordu.
Sinirden ve korkudan gözüm dönmüştü, yanından geçtiği suyu hareket ettirip ayaklarına sardım ve dondurdum, yere çakıldığında elimdeki küçük ateşi üstüne gönderdim ve alev almasını sağladım.
Acı çığlıkları etrafa dağılırken anne ve babam geldi, babam kolumu tuttu.
"Kes şunu hoseok"
Elini iterek adam bakmaya devam ettim, annem önüme geçti.
"Hoseok yapma"
"Beni öldürmeye çalıştı, cezasını çekecek"
"Öldüreceksin"
"Hak ediyor"
Babam ateşi çekmeye çalıştığında karşı koymadım, muhafızlar koşarak adamı kaldırdılar ve revire götürmeye başladılar.
Annem arkalarından baktı.
"O da kim di öyle"
"Her neyse"
İlerleyerek onları arkamda bıraktım, önüme yoongi çıktığında sinir ile soludum.
"Niye geldin"
"O adamı öldürecektin"
"Oda beni öldürecekti, eşitlendik"
"Sen delisin"
Gülerek konuştuğunda yanından geçerek ilerledim, yanıma gelip belime kollarını sardı ve kanatlarını etrafımıza kapadı, kollarında debelensem de bırakmadı.
"Bırak beni"
"Konuşalım"
"Konuşacak bir şey yok"
"Eşin olmak istiyorum"
"Ben istemiyorum"
"Seni sevicem"
Söylediği ile durdum, burnunu boynuma bastırdı.
"Seni sevicem hoseok"
"Nereden çıktı bu şimdi"
"Parti'de seni çok kıskandım, bilmiyorum o günden beri eşin olmak istiyorum"
Alay ve sinir ile güldüm.
"Kıskandın ve eşim olmak istedin? Sen benim ile oyun mu oynuyorsun"
"Hoseok lütfen"
Kollarını geri çekti ama hala kanatları etrafımızdaydı, ona döndüm, yeşil irisleri parladı, ona yaklaştım, göğüslerimiz bir birine çarpıyordu, yutkundum ve konuştum.
"Ne hissetiğin umurumda değil"
Kolunu belime sarıp beni iyice kendine yasladı, diğer elini yanağıma getirip okşadı ve baş parmağını alt dudağımda gezdirdi.
"Kimse için uğraşmadım hoseok, ilk defa, sadece senin için sinirimi zapt ederek peşinden geldim"
"Ha normalde istekli değilsin, mecburiyetten geldin"
"Laflarımı çarpıtma"
"Neyse ne"
Eğilerek dudaklarını dudaklarıma bastırdığında şaşkınca kaldım, üst dudağımı emdiğinde karşılık verdim ve gözlerimi sıkıca kapadım.
Kollarımı boynuna sardığımda kollarını belime sardı, parmak uçlarıma çıktım ve bu anın zevkini yaşadım, ellerimi çıplak sırtında gezdirdim.
Geri çekildiğinde seslice dudaklarını bıraktım, gözlerimi açarak yeşil gözlerine baktım ve dilimi dudaklarımda gezdirdim, geri çekilerek üstümü düzelttim.
"Çek kanatlarını"
"Hoseok"
"Babam ile konuş"
Hemen kanatlarını çekti ve saçlarıma dudaklarını batırıp beni gerisinde bırakarak saraya doğru gitti, siyah kanatları görebildiğim tek şey oldu.