İlk bölümümle karşınızdayım sevgili dostlarım.
Yıldıza basmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım 🥹
Keyifli okumalar diliyorum! 💌‼️ ÖNEMLİ UYARI ‼️
LÜTFEN!
Rica ediyorum. Lütfen bu kitabı okurken diğer kitaplarla ilgili herhangi bir isim, sembol, sahne ya da nesne belirtmeyiniz yorumlarda. Hem benim açımdan hem okurlarım açısından oldukça rahatsız edici bir durum çünkü bu. Anlayışlı olan her insanın uyarımı dikkate alacağı kanaatindeyim.
Başka kitapların yorumlarına da benim kitabım ile ilgili yorum yapılmasını istemeyeceğim gibi kendime de yapılmasını istemem.
LÜTFEN YAPMAYIN.Şarkılar:
Serdar Ortaç - Gamzelim
Ajda Pekkan - Sana Ne Kime Ne🌼
"Balın! Sen hâlâ telefonun başında mısın? Beynini emiyor kızım, bir anlamadın gitti." Annem her sabah olduğu gibi bugün de görevini hakkıyla yerine getiriyordu. Yanağımı yastığa yaslayıp söylenmelerine gülümsedim. Seviyordu beni uykumdan etmeyi. Garezi mi vardır nedir anlamadım senelerdir. "Benim beynimi telefon değil, hazırlığı aylar süren bir nişan emdi bitirdi, anneciğim." Dedim. Bir yandan yaka silkeliyordum. "Telefonun ne günahı var şu an?"Hayır! Tabii ki de evlenen ben değildim! Deliyiz de o kadar değil, hocam. O kadar değil.
Kuzenim evleniyordu. Amca kızı olan kuzenim. Evet, baba tarafı. Ve yine evet, kendisinden pek haz etmiyordum.
Ne çeşit bir sadist baba tarafına sevgi beslerdi ki zaten öyle değil mi?
Annem beni asla takmıyordu ve şu an dolabımın başına geçmiş, yüzüme kıyafet fırlatmakla meşguldü. Ara sıra arkasına baksa fena olmazdı aslında. Dolabımda karşısına çıkan manzara hoşuna gitmemiş olacak ki bir bana bir dolabıma umutsuzca bakmaya başladığında elimi dudaklarıma götürdüm. Fakat aniden arkasını dönünce ciddiyete bürünüp Ne var der gibi başımı salladığımda gözlerini devirdi. "Alışveriş yapmayı düşünüyor musun?" dediğinde bu kez ben ona karşılık olarak gözlerimi devirdim. Her hafta alışveriş mi yapılırdı Allah aşkına?
"Daha geçen hafta yapmadık mı, anneciğim?" Ona bıkkınlık dolu bakışlarımı yolladım. "Asla giymeyeceğimi söylesem de rengarenk elbiseler almıştın hani?" Kaşlarımı çattım. "Hatta almayacağımı söyledim diye de kendini mağazanın ortasında yere atmakla tehdit ettin beni. Hiç hatırlamıyor musun!" Diye sonlara doğru sesimi yükselttiğimde annem çevik bir hareketle yerden kaldırdığı kıyafetlerden birini doğruca başıma nişan aldı. Tam on ikiden de vurmayı başarmıştı.
Hırkanın demir kısmı başımı acıtınca sızlayan yeri ova ova "Kendimi yurda vereceğim en sonunda!" Diye bağırdım bu sefer. Kafamın etrafında dolanan civciv seslerini bile duyduğumu sanmıştım bir an. Ama annem hiç oralı olmadı.
"Sen de beni orada öylece bırakıp kitapçıya kaçtın!" dediğinde bakışlarımı kaçırdım. Yaşanmıştı öyle bir şey evet. Ama vitrinden beni al beni al der gibi bakıyorlardı ne yapayım? Ben kimseyi kıramam biliyor musunuz... Tabiatım böyle...
"Ben kültürlü bir kadınım... Ayrıca söylediğin şey farklı anlamlar doğurabilir. Bir de edebiyat öğretmeni olacaksın." diye mırıldanıp kalan son kozumu da kullanmıştım. Ama annem yine hiç oralı olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLBEŞEKER
General Fictionİnsanın en masum olduğu dönemi çocuk olduğu zamanlardır, öyle değil mi? Doğru. Fakat eksik. İnsanın en acımasız olduğu dönem de çocuk olduğu zamanlardır. Kimi çocuk sevgiyle arkadaş edinir, oyunlar kurardı. Kimisi ise tek bir korku salmasıyla etraf...