Hoş geldiniz canlarım.
Kalben yoracak bir bölüm ne yazık ki.
Haberiniz olsun dedim.
Keyifli okumalar dilerim 💌Şarkılar:
Şebnem Ferah - Hoşçakal
Teoman - Güzel Bir Gün
Erik Satie - Gnossienne No.1
20. BÖLÜM"Tutsak"
⛓️
Olacakların önüne geçemezdiniz. Ne yaparsanız yapın, ne engeller koyarsanız koyun, ne çözümler bulursanız bulun eğer o şey olacaksa hiçbir şey önünde duramazdı hayata geçmesinde. Sinem de öngörememişti. Derya sanki hayatının sonuymuş gibi yaklaşık yarım saattir ağlıyor, mızmızlanıyor, anne ve babasıyla konuşmuyordu. Aslında böyle bir çocuk değildi. Arkadaşlık kurmakta fazla becerikliydi. (Halasına çekmemişti bu konuda.) Pekala kardeşine de çok çabuk alışabilirdi.
Ama şöyle bir sorun vardı ki; babasını paylaşamıyordu.
"Anneciğim." Dedi Sinem kızına bakarak, tane tane konuşup ona durumu anlayabileceği bir dille anlatmaya çalışıyordu. Öyle ki, abimin Begüm'le olan mesajlaşmasını bile şu an önemsemiyordu, unutmuş gibiydi. Hiç sanmıyordum unuttuğunu. "Niye böyle yapıyorsun? Biz böyle mi anlaştık seninle?"
"Tamam, siz onun annesi babası olun." Dedi Derya. Emre'nin kucağında oturuyordu. Minik kollarını sevgilimin boynuna sarıp yüzünü annesinden sakladı. "Ben zaten Emreciğimle evleneceğim."
Küçük yeğenimin bu dediğinden sonra birkaçımızdan kısık sesli gülüşler duyuldu ama ortam o kadar gergindi ki uzun sürmedi. Sinem'in zaten gülmeye hâli yoktu. Kalkıp Emre'nin yanına oturduğunda kızına yaklaşmaya çalışıyordu. Yanaklarını belki bin beş yüzüncü kez sildi ve, "Hadi annoşa gidelim. Özlemiştir hem seni. Orada konuşuruz. Olur mu?" dedi ılımlı bir sesle kızının koluna dokunurken.
Annoş dediği Derya'nın anneannesiydi. Aslına bakılırsa anneme de annoş diyordu. Sinem anneme de anne dediği için kafası karışıyordu çocuğun doğal olarak.
"Sinem." Abimin eşine seslenmesiyle ona baktım. Sesi sakinliğinin son demlerinde olduğunu söylüyordu. Yapmadığı bir şeyle suçlandığı için sinir oluyordu sanırım. "Sana durumu anlattım. Ama sen kızımızı alıp annene mi gideceksin gerçekten?" Dişlerinin arasından konuşuyordu. Çatık kaşlarının altındaki gözleri kararmıştı.
Sinem arkasını dönmeye bile tenezzül etmeden, "Tam da öyle yapacağım." Dedi soğuk bir sesle. Ardından dudaklarının kenarı yukarı kalktı alayla. "Ne sanıyordun gerçekten? Beni aldatan bir adamla aynı evde kalacağımı mı?"
Abim gözlerini yumdu, çenesi kasıldı. Ters bir şey yapmasın ya da söylemesin diye yerimden kalkıp yanına gidiyordum ki Sinem'i kolundan tutup kaldırdı oturduğu yerden. Hızlı hareketlerle kendisine çevirdiğinde, "Seni aldatmıyorum diyorum. Niye inanmıyorsun bana?" Dedi. Sesindeki öfkeye hakim olamıyordu. Etrafa göz ucuyla bakıp daha kısık bir tonda, "Bir de insan içinde özelimizi açıyorsun." dediğinde Sinem kolunu abimden kurtarmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLBEŞEKER
General Fictionİnsanın en masum olduğu dönemi çocuk olduğu zamanlardır, öyle değil mi? Doğru. Fakat eksik. İnsanın en acımasız olduğu dönem de çocuk olduğu zamanlardır. Kimi çocuk sevgiyle arkadaş edinir, oyunlar kurardı. Kimisi ise tek bir korku salmasıyla etraf...