"Nasıl düştün öyle?" diye soran Yuma'nın yardımı ile yerden kalktım.
Yuma ve Harua benimle ilgilenirken, diğerleri de koşar adım yanımıza gelmişti.
"İyi misin?" ~Nicholas
"Evet, evet. Bir şeyim yok. Sadece burnum ve alnım acıyor o kadar." dedim.
"Sizde hissettiniz, değil mi?" diye sordu Harua, herkese ciddi bir şekilde bakarken.
"Onu bir gölge düşürdü." dedi Jo.
"Gölge mi? Hayır, birisi koşuyordu ve bana çarptı." dedim bende, Jo'nun dediğini inkar ederek.
"Gördün mü yani? Artık onların yalnızca gölge olduğunu sanmıyorum." ~EJ
Onlar görmedi mi yani?
"Bunları konuşacağız. Şu an sırası değil. Uçağa yetişmeliyiz." dedi K ve hepimiz onu takip etmeye başladık.
Nicholas'ın yanında yürürken, bir yandan kendi bavulunu taşıyor bir yandan da benimkini taşıyordu. Ben ise öylece, boş boş yürüyorum işte.
Bu kolye ile ilgili tam olarak ne var? Büyükannem bu kolyeyi nereden buldu?
Kafamı bir yere çarpınca, kendi kendime sorduğum sorulardan uzaklaştım.
"Özür dilerim. Fark edemedim." ~Angel
"Sorun değil." ~EJ
EJ'nun sırtına çarptım neyseki. K'e çarpsam kesin beni uçaktan önce uçururdu.
K ile yan yana oturduğumuzda, içimdeki sevinçten dolayı sırıtmadan edemiyordum.
Biri görse deli sanacak.
"Sayın yolcularımız, Seul-Tokyo (TYO) uçağımız kalkmak üzere. Lütfen yerlerinize oturun ve kemerlerinizi takın. İyi yolculuklar dileriz." dedi, hoparlördeki ses.
Hakone kasabasına gidiyoruz!
Kemerimi taktım ve arkama yaslandım. Gidene kadar uyuyabileceğime eminim.
O günki yorgunluğu hâlâ üstümden atamadım. Aynılarını kabuslarımda görüyorum. Bu nedenle de iyi bir uyku çekemedim. O paradoks deliceydi...
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken, aklımdaki düşünceler bir bir uçup gitmişti. Kafam yavaşça sağ tarafa doğru düştü ama kaldıramayacak kadar uyku çökmüştü üzerime. Sanırım daha önce hiç bu kadar hızlı uyumadım. Çünkü birazdan uyuyacağıma eminim.
Uyanınca boynumun arayacağına eminim ama uykumu alsam yeter.
"Neden seninle oturdum ki?" dedi K, bıkkınca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHADOW // &TEAM
FanfictionBelki sizi öldürecekler, belki işkence edecekler, belki öylece peşlerinden sürükleyecekler, belki bir yem gibi ortaya atacaklar ama sizi kendi hayatlarını bile riske atarak koruyadabilirler. Onlara güvenmek sizin elinizde. Ya onlar için kendinizi yı...