Chapter 15: You

129 28 105
                                    

Evin giriş merdivenlerinde tek başıma oturmuş, ağlıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Evin giriş merdivenlerinde tek başıma oturmuş, ağlıyordum.

Korkutucu...

Buna rağmen gülümseyebilmek beni daha da boğuyor.

Sihirmiş, kurtadammış... Yesinler sizin sihirinizi, büyünüzü! Lanet olsun!

Abim kurtadam olduğu için hafızasını kaybetti... O kaza normal bir kaza değildi. Kim yaptı peki? Hepsi nasıl bu hayata uyum sağladı?

Hafızasını kaybedince neden kişiliği değişti anlamıyorum. Ben de değiştim, biliyorum ama nedense o kazaya kadar abim hiç değişmemiş gibiydi.

Her şey bu saçmalıklar yüzünden... En başından beri doğru tahmin ediyordum, sadece belli bir zemin gerekiyordu onların kurtadam olduğunu anlamak için.

Başka bir evrenden biri benimle konuşuyor, vücudumda sihir var, kurtadamlarla birlikte kalıyorum, abim kurtadam, mühürlü denen aşık olduğum biri var... Tüm bunları ben nasıl kaldıracağım? Bunlar bana çok ters. Ben bu tarz şeylere hiç inanmazdım ki. Gerçek olmasını istemekle, inanmak aynı şey değil.

Ben unicornlara inanan, masum bir kızım. Kurtadamlar gibi vahşi yaratıklara inanmak... Onların gerçek olduğunu bilmek tüm benliğimi korku ile titretiyor.

Omuzlarıma düşen battaniye ile, kafamı kaldırdım ve battaniyeyi atan kişiye baktım.

Yine de benim abimsin, değil mi? Beni seviyorsun... Sevmelisin. Sen olmadan ben yaşayamam. Ben her şeyimi sana adadım. Beni ortada bırakamazsın, beni korursun.

"Çocuklar söyledi. Üşütürsün diye endişelendiler." ~K

"Teşekkür ederim!" diyerek gülümsedim ve göz yaşlarımı sildim.

K yavaşça yanıma oturdu ve benimle birlikte uzaklara bakmaya başladı.

"Neden ağlıyorsun?" diye sordu, yumuşak bir ses tonu ile.

Onun değiştiğine inanmak istemiyorum, hâlâ aynı gibi davrandığı da oluyor. Ben kendimi neye inandıracağım?

"Dolunay var... Dönüşeceksiniz. Beni korumaya mı çalışıyordun?" diye sordum.

"Zeki olduğunu biliyordum ama biraz geç anladın sanki." diyerek kıkırdadı.

"Övdün mü, sövdün mü şimdi?" ~Angel

"Kardeşim değil misin, istediğimi derim." ~K

Gözümden bir damla yaş daha düştü, elimin üstüne. İnanamıyorum...

"Bundan sakın bahsetme." dedi ve bana sıkıca sarıldı. Ona sarılarak ağlamaya devam ettim. Kimden korkuyorum ki? Cidden korkuyor muyum?

"Tüm bunlar beni korkutuyor... Her ne kadar sanki havalı şeylermiş gibi, aksiyon filmi çekiyormuşuz gibi davranmaya çalışsamda korkuyorum." dedim, ağlarken.

"Korkak. Bana çekmeliydin, cesur olurdun." dediğinde, istemsizce güldüm.

Sayesinde, deliriyorum.

"Bana kötü davranmayacaksın, değil mi? Yeniden kardeş mi olacağız?" diye sordum.

"Buzları eritmenin zamanı geldi. Yoksa senin gibi bir korkakla ne yaparım, bilemiyorum. Sülük gibi davranma yeter." dediğinde, yeniden güldüm.

Bir süre bu şekilde kaldıktan sonra içeri geçtik. Herkes -iki kişi hariç- telefonuna bakıyor, kimseden ses çıkmıyordu.

Uyuklayan Taki ve EJ'in başına gittim ve bir süre EJ'i izledim. Kimse bana dikkat etmediği için şanslıydım.

İkisi de uyanır gibi olduklarında, Taki'yi dürtmeye başladım.

"Şimdi uyursan..." bahane bul, bahane bul!

"Şimdi uyursan gece böcek avlarsın." dedi Nicholas, yanıma gelip kolunu omzuma atarken.

"Hı hı..." diyebildi Taki, uykulu gözleriyle. Çok şirin!

Omo! Cidden bebek gibi!

Aigoo-ya, bizim Taki'miz uyuyup da büyüyecek miymiş? Nasıl bu kadar sevimli olabilir?

"Yemek..." dedi EJ, gözlerini yeni açmışken.

Herkes ona döndü ve soru soran gözlerle bakmaya başladı, bende dahil.

"Ne?" ~Nicholas

"Yemek... Acıktım." dedi EJ, gözlerini yumruk yaptığı tek eli ile kaşırken.

"Fuma oppa yemekleri benim yapabileceğimi söyledi, ne yemek istersin?" diye içimdeki heyecana engel olamayarak sordum.

"Öyle olmaz, evimin direği gel seni besleyeyim diyeceksin. Niye bir tek ona soruyorsun?! Biz neyiz burada?!" diye bağırdı kulağımın dibinde, Nicholas.

"Tamam, sorayım hepinize; kim köpek yahnisi olmak ister?" dedim, Nicholas'a göz devirirken.

"Kızarmış ekmek." dedi EJ, uykudan küçülmüş gözleri ile büyük gözlerime bakarken.

"Ba-başka?" diyerek kekeledim, heyecandan.

"Sen..." EJ'nun dediği şeyle, Nicholas'ın nefesini tuttuğunu fark ettim. Sanırım diğerleri de öyle yapmıştı.

"Tanrı'm, onu bu gece büyük bir acı ile dönüştür umarım." ~K

"Hyung, öyle şeyler dileme!" dedi Jo, hızlı bir şekilde atılarak.

"Be-ben hazırlayacağım zaten. Kızarmış ekmeğin yanına başka ne istersin?" diye sordum EJ'e, diğerlerinin akıllarındakini dağıtmak için.

"Seni..." NE DİYORSUN BE HERİF SEN?!

"Kalk ayağa Byun Euijoo! Elini yüzünü yıkayıp gelelim!" dedi Nicholas ve kolunu omzumdan çekerek EJ'i tek hamlede yerinden kaldırıp götürdü.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SHADOW // &TEAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin