"Hadi ama! Saçmalıyorsun! Seni getirenin abin olmasına imkan yok! Fazla yakışıklıydı o!"
"Yaa, abin kaç yaşında? Senden ne kadar büyük?"
"Abinle bizi de tanıştırmalısın!"
"Şey... Abimle tanışamazsınız çünkü benimle bile zorla konuşuyor. Ve benden çok büyük." ~Angel
"Beş mi? Hiç sorun olmaz! Fazla değil."
"Hayır... Yaklaşık, sekiz. Hatta dokuz da denebilir." ~Angel
"Annen kaç yaşında?"
Beni annem doğurmadı ki...
"Sensin! Değil mi?!" yanımıza gelen erkekle, hepimiz sessizleşmiş ve ona pür dikkat, korku dolu gözlerle bakmaya başlamıştık. Neden bağırarak geldi? Biz ne alaka?
"O sensin! Sensin, değil mi?!" omuzlarımdan tutup, beni sarsmaya başladığında, az önceden beri sessiz olan arkadaşlarımdan Soojin, çocuğun kollarını tuttu ve tek hamlede omuzlarımdan çekti.
"Yavaş ol. Kim oluyorsun da ona dokunuyorsun?" ~Soojin
"Konuşmalıyız! Acilen! Çok özel!" dedi, saklayamadığı korku ya da endişe dolu gözleri ile.
"Özel... Ha? Onunla ne gibi bir özelin olabilir? Bizim arkadaşımızla? Tanışıyor musunuz, Angel?" diye sordu, sessiz olan bir diğer arkadaşım, Mina. Öldürecekmiş gibi bakıyordu.
"Abinle ilgili, Koga Yudai." dediği anda, gerçekten özel bir şey olduğunu anladım. Abimi nereden tanıyor?
"Tamam... Birazdan gelirim." dedim, kızlara dönüp ve beni yönlendirmesine izin verdim.
Okulun terasına çıktığımızda, yağmur yağdığı için açık olan kapının önünde durdum ve dışarı çıkmadım.
"Gel. Şeker değilsin, erimezsin." diyerek, hafifçe gülümsedi.
Haklı, o çıkmışken benim çıkmamam saygısızlık olur.
Kapıyı kapattım ve yağmurun altında, karşısında durdum.
"Abini tanıyorum. Ve çok yakınız. Arkadaşım. Yani benim de abim gibi. O tarz bir arkadaş. Sana okulda gözkulak olacağım bundan sonra. Akşam beraber çıkacağız. Sabah beraber geleceğiz. Tenefüslerde seni izliyor olacağım. Abin öyle istedi."
Yani gerçekten ciddi ve anlamlandıramadığım şeyler var. Abim neden bunları direk bana söylemiyor ki?
"Hm, tamam. Abim ne diyorsa, o." ~Angel
Ne diyebilirim ki? Başka çarem yok.
"Ben Maki." dedi, ve üstündeki okul hırkasını çıkarıp kafamın üstüne koydu.
"Gerek yo-" ~Angel
"Sen?" ~Maki
"Angel. Memnun oldum ve teşekkür ederim." ~Angel
"Bende memnun oldum. Hasta olma ve gidip saçlarını kurula. Okulda sana ne olursa, artık sorumlusu benim." diyerek, bana serin ve yağmurlu havada sıcak ve içten bir tebessüm sundu. "Hadi, gidelim."
Okul saatleri bu şekilde birbirini kovaladı. Maki beni evime bıraktığında, ona teşekkür ettikten sonra kendi odamdan önce abimin odasına uğramaya karar verdim.
Tam kapısını çalacakken, kapı açılınca kapıyı tık tıklamak için kaldırdığım elimi yanlışlıkla abime vurdum.
"Özür dilerim! Çok özür dilerim!" ~Angel
"Sabır... Üstünü değiş ve yemek ye. Bir saate çıkıyoruz." ~K
Abi-kardeş date'i mi yoksa?!
"Neden sırıtıyorsun? Maki sana söylemedi mi? Diğerleri ile tanışacaksın." ~K
Ama... Neden öyle bir şey düşündüm ki? Beni kardeşi gibi gördüğü yok. Bu garip konu her ne ise, o yüzden benimle ilgileniyor.
"Söylemedi... Bir saate hazır olurum." kendi odamın yolunu tuttum ve girer girmez kapıyı kapatıp, sırtımdaki çantayı yere attım.
Ben neden onun için yeterli olamıyorum? Bana hiç bir şans vermedi ki! İşe bak, benim yaşımda arkadaşı var ve kardeşi gibiymiş! Benim neyim eksik?! Ne yaptım ben?! Ne yapmam gerek?!
Sessiz gözyaşlarım arasında yere oturup, sırtımı yatağıma yasladım.
Sadece eskisi gibi, abi-kardeş olalım istiyorum. Kimsenin veremeyeceği o sevgiyi, gösteremeyeceği o ilgiyi göstermesini istiyorum.
Ben... Abimi o kazada kaybettim, anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHADOW // &TEAM
FanficBelki sizi öldürecekler, belki işkence edecekler, belki öylece peşlerinden sürükleyecekler, belki bir yem gibi ortaya atacaklar ama sizi kendi hayatlarını bile riske atarak koruyadabilirler. Onlara güvenmek sizin elinizde. Ya onlar için kendinizi yı...