Pazar günü saat 18:00 civarı...
Amerikan futbolundan daha sert ve daha vahşice bir spor varsa, o da amerikan futbolunu yedi kurt adamla beraber oynamak olmalıydı...
Bunu yapacağıma inanamıyordum. Resmen yedi kurt adamla beraber maç yapacaktım. Benimle aynı takımda oynayacağını söyleyen Araz, Derin ve onun sevgilisi Cemal maç sırasında beni koruyacaklarını söylese de, karşı takımdaki Esma teyze, Hakan amca, Rüya ve onun sevgilisi Kenan dört azılı kurt adamdı sonuçta ve ne olacağını kestirmek zordu. Hele ki Rüya'nın benden çok hoşlanmadığını düşünürsek... Umarım maçı fırsat bilip üzerime çok gitmezdi.
Evimden arabayla yaklaşık bir saatlik mesafede olan ormanlık, ıssız bir alana gelmiştik. Sık ağaçların arasında, yarı futbol sahası genişliğinde bir ağaçsız alan vardı ve burası oynamak için elverişliydi. Hoş gerçi hava kapalıydı ve her an yağmur başlayacak gibi duruyordu ama dediğine göre Araz hava durumuna bakıp maç için özellikle bu kötü havayı seçmişti. Nedense artık...
Uzun kıyafetler, henüz iyileşmemiş olan bacağımı rahatsız ettiği için yine kısa bir şort ve askılı beyaz bir tişört giyerek gelmiştim buraya. Araz kask, dirseklik ve dizliklerimi kendi eliyle bana giydirirken, ona teşekkür ettim.
Yemyeşil çimenlerin üzerinde oturduğum yerde, ayakkabı bağlarımı kontrol ediyordum. O sırada Araz da üzerinde gri bir atlet ve eşofman takımıyla benim hemen yanıma oturdu.
"Ne zamandan beri kurt adamlar amerikan futbolu oynuyor ki?" diye sordum.
"Nesiller boyudur oynarız. Hava durumuna göre bir fırtına geliyor, oynayabileceğimiz yegane zaman bu. Nedenini göreceksin." Kaskımın kayışını sıkarak kontrol etti. "Bu arada saha klasik bir maç için uygun olmadığından ötürü, bildiğin amerikan futbolu kurallarının bir kısmına uymuyoruz. Mesela touch down var, ama field goal sistemi yok. Her on yard için dört devam hak sistemi bizde yok. Onun yerine-,"
"Yavaş ol kurt!" diye onun sözünü kestim. "Dediklerinden hiçbir şey anlamadım. Bana amerikan futbolu hakkında ne biliyorsun diye sorsan, amerikada oynanıyor ve futbol işte derim. O kadar sadece."
"Bu kadarı bile yeter de artar," dedi Araz ve ayağa kalktı.
Ne yani, bana oyunu anlatmadan gidecek miydi? Niye ayağa kalkmıştı ki?
Hemen sonra Araz tekrar yanıma oturdu. "Şaka... Sana biraz özet geçeyim o zaman bebeğim." Elimi tutarken anlatmaya başladı. "Oyunun amacı, topu karşı sahanın kale çizgisine kadar taşımak. Sen topu alıp oraya götürürken rakip oyuncular senin önünü kesmeye ve hatta seni yere sermeye çalışıyorlar."
"Ah ne hoş," dedim imayla.
Dibimde oturmakta olan Araz teselli edercesine tutmakta olduğu elimi okşarken, ellerimizi benim dizimin üzerine indirdi. Bir yandan dizimi de okşuyordu artık.
Kimi erkek cicişlere meraklıdır, kimisi kızların arka bölgesine. Araz daha ziyade bacak bölgemi seviyor gibiydi. Çünkü elleri hep oramda dolaşıyordu. Neyse ki bacaklarım güzeldi. Hoş gerçi diğer yerlerim de güzeldi. Ay ben komple güzeldim canım! Fena kibirlendim doğrusu ki kibir güzel bir şey değil. Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez diye hadis var hatta. Neyse, annemin genlerine teşekkürler, Allah'a da şükürler olsun diyelim. Bu gece yatsıdan sonra iki rekat da nafile şükür namazı kılarım artık.
"Topu son çizgiye kadar taşırsan sayı kazanıyorsun," diye devam etti. Araz "Buna touch down deniyor. Bir de field goal var normalde, yani durup tekmeyle topu karşı kalenin üzerinden aşırarak sayı almak. Ama U şeklinde kale direklerimiz olmadığından biz burada bunu uygulamıyoruz. Ayrıca normalde rakip kale çizgisine koşarken, her on yardı geçmek için 4 kez düşürülme hakkın var. Biz bunu da uygulamıyoruz çünkü sahamız kısa. Bunun yerine en fazla üç hakta karşı kale çizgisine ulaşmalıyız. Oyun sırasında kurtlar diğer kurtlara fiziki müdahalede bulunmakta serbest. İnsanlar da insanlara belli ölçüde fiziki müdahalede bulunmakta serbest. Ama kurtlar insanlara girişemiyor. Anca yolunu kesebiliyor ve ayaklarına dolaşmaya çalışabiliyorlar. İnsanların sakatlanmaması, ya da daha doğru bir ifadeyle, parçalanmaması için bu kuralı getirdik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP TUTULMASI - Alacakaranlık(Bella❤️Jacob versiyonu)
Chick-LitParmakları, bacağıma bir avcının pençesi gibi sıkı sıkıya dolanmıştı; öylesine kuvvetle bastırıyordu ki, sanki kontrolü elinden kayıp gitmişti-kendi deyişiyle, 'ayarını kaçırmıştı.' Bu baskının altında, canıma işleyen ince bir sancı, derin bir inilt...