"Ne yani, öpüştünüz mü?" Jongdae bağırarak söylediğinde çıkan tiz sesine yüzümü buruşturdum. "Hayır tabii ki. Bana hayatında yerim olmadığını söyledi, öpmesine izin vermem herhalde." Söylediğim şeye alayla güldü. "Kulağını emcüklemesine izin vermişsin ama." Arkamda duran yastığı ona fırlattığımda eliyle tuttu.
"O anlık olan bir şeydi." Fırlattığım yastığı arkasına koyup daha da rahat pozisyon aldı. "Valla Sehun öyle bir anlattı ki ben seviştiniz sandım." Gözlerim dediği şeyle direkt büyüdü. O olaydan sonra geri eve gelmiştim, Jongdae bile ben gelene kadar olduğu pozisyondan ayrılmamıştı. Bu çocuk ne ara anlatmıştı? "Ya, ne ara arayıp öttü sana?"
"Sen evden çıktıktan hemen sonra aradı galiba. Öyle bir anlattı ki sanki kendisi yaşamış olayı, zevke geldi çocuk." Güldüğü şeyle ben de gülmeden edemedim. "Ya bırak şimdi azgın Sehun'u, sen şimdi bu çocuğa seni seviyorum dedin ve çocuk anında iyileşti, öyle mi?" Kafamı onaylar biçimde salladım. Kendimi süper kahraman gibi hissediyordum. Tek lafımla iyileştirmiştim onu sonuçta.
"Dudağından öptün mü?" Jongdae bir şeyi teyit etmek için sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım. "Biraz daha dursam dayanamayıp yapışacaktım ama olmadı işte, öpüşmedik." Arsızca söylediğim şeye göz devirdi. "Hiç mi öpüşmediniz?"
"Oğlum, bunun hiçi mi var? Öpüşmedik işte, açma yaramı." Gözlerini kısıp az önce ona fırlattığım yastığı bana attığında kendimi korumak için biraz geç kalmıştım. Yastık yüzüme çarptığında elimle yastığı tutup tüm gücümle geri fırlattım ona. Onu vurmuş muyum diye baktığımda havada asılı duran bir yastık beklemiyordum tabii.
"Ben de öğreneceğim bu büyülerden, göreceksin." dediğim şeye güldü ve yastıktan odağını çekti. Yastık da hemen yere düşmüştü. "Dışarı çıkalım. Sabahtan beri evdeyiz ya." Jongdae koltuktan kalktığında ben daha da çok yayılmıştım olduğum yere. "Sen çık, ben daha yeni geldim eve." Gözümü kapatıp uyumak için kıvrıldığım koltukta bir anda bir şey hissettim. Yağmur mu yağıyordu?
"Ananı sikeyim Jongdae!" Yüzüme su boşaltırken elimle yüzümü kapatıyordum, her taraf ıslanmıştı. Ettiğim küfüre daha da sinirlenmiş olacak ki suyu yüzüme iyice boşalttı. Ben de en sonunda koltuktan hızla kalktım. Her tarafım ıslanmıştı.
"Bir daha anneme laf atarsan seni havada döndürürüm Baekhyun. Koltuktan kalktığına göre odana gidip hazırlanıyoruz, hadi." Söylediği şeyle dudaklarımı büzdüm ve kazağımın her yanı ıslandığı için üzerimdekini çıkardım. Jongdae beni beklemeden yukarı odama çıkmıştı bile. Kapı çaldığında elimdeki biraz önce çıkardığım kazağı koltuğa atıp kapıya doğru yürüdüm. Annem çıkmadan önce anahtarı almayı unutmuş olmalıydı, bu saatte başka kimse gelemezdi çünkü.
Kapıyı açıp kolumu kapıya yasladığımda karşımda nefes nefese kalmış bir Chanyeol görmeyi beklemiyordum tabii. Daha yeni yanından gelmemiş miydim ben bu çocuğun? Üstelik bir de hastaydı. Tamam, Chimide Ai yüzünden hasta olup iyileşmişti ama sonuç olarak hasta olmuş muydu, olmuştu. Chanyeol'un gözleri çıplak vücuduma indiğinde fark etmiştim kapıyı nasıl açtığımı. Hava bir de soğuktu, titremeden edememiştim.
"Chanyeol?" Soran sesimle ona baktığımda bir anda kendine geldi ve gözlerini göğüslerimden çekti. "Baekhyun, kim gelmiş?" Jongdae arkamdan bağırıp kapıya doğru geldiğinde aklıma dün geldi. Bu nasıl bir deja vuydu böyle? Dün, resmen aynısını yaşamıştık şu anın. Kişilerin yerleri değişmişti sadece, Chanyeol dün olduğum konumdaydı. Gerçi böyle bir şey mümkün olamazdı. Ben onları bu şekilde gördüğüm an aldatılmış gibi hissetmiştim, Chanyeol en fazla beni Jongdae ile gördüğü için bileğindeki Chimide Ai yüzünden kıskanabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chimide Ai ||Chanbaek
FanfictionByun Baekhyun, çocukluktan beri sevdiği Park Chanyeol'e cidden sihirli olduğunu düşünmediği bileziği takar ve onun için kendini hiç beklemediği bir konumda bulur.