"Demek çocukluktan kalan bir nefretmiş." Jongdae teyit etmek için kısık sesiyle beni tekrarladığında başımla onayladım onu. Sehun olduğu yerden rahatsız bir şekilde kıpırdandı, anlattıklarıma hiçbir tepki vermemişti ve bu beni tedirgin ediyordu. Yanlış giden bir şeyler vardı belki de.
"Anlayamıyorum. Madem bu kadar kolay bir sebebi vardı neden önceden söylemeyip gizem yaratmış?" Jongdae konuşurken bir yandan ellerini sallıyordu sorar biçimde. Benim de anlamadığım ve kafamı oturtamadığım kısım da burasıydı zaten. "Ben ona anlatma şansı verdim fakat diyecek bir şey bulamadı."
O olaydan sonra eve gidemeyeceğimden dolayı koşarak kendimi Jongdae'nin anneannesinin falcı dükkanına atmıştım. Şansıma hâlâ buradaydı ikisi, beni boş bir odaya sokup sakinleştirmeye çalışmışlardı. En sonunda kendimi daha iyi hissedince oturup her şeyi dökmüştüm ortaya.
"Chanyeol'u arkadaş olarak sevsem de konu sen olunca onu hiçbir konuda haklı bulamıyorum, biliyorsun ama sanki bu konu bu kadar basit değil gibi." Jongdae benim için getirdiği suyu kendi kafasına dikmeden önce söyledi. "Seni oyalamak veya gerçeklerden uzaklaştırmak için söyleme olasılığı yüzde kaç?" Jongdae cevap beklercesine bana bakıyordu ama bilmiyordum işte. Emin değildim hiçbir şeyden, aklım yerinde değil gibiydi.
"Ben en iyisi Baekhyun'u eve bırakayım, baksana ne kadar yorgun duruyor." Sehun konuşup kafamı omzuna yatırdığında gözlerimi kapattım. Bu olay beni bu kadar fazla mı etkilemişti cidden, beynimin yavaş yavaş boşaldığını hissediyordum. Jongdae bizim için taksi çağırdı. Kendisi bugün burada kalıp annesine yardım edecekmiş, müşteri çokmuş herhalde. Öyle bir şey demişti ama tam anlayamadım neyden bahsettiğini. Gözlerim yavaşça kapandığında en son hatırladığım şey Sehun'un beni kucaklamasıydı.
***
Gözlerimi yavaşça açtığımda beni izleyen iki kafa görmeyi beklemediğimden hafifçe irkildim. Sehun ve annem uyanmamla beraber yakında olan kafalarını benden uzaklaştırdılar. En son hatırladığım şey o falcı dükkanında olduğumdu, eve ne ara gelmiştim bilmiyordum bile. Sehun iç çekip konuşmaya başladı.
"Biraz daha uyanmasaydın prensini çağıracaktım." Annemin yanında dediği şeye yastık fırlatacakken annem onu duymamış gibi elime dokundu. "Ne oldu sana da bu saate kadar uyudun?" Annem bir yandan saçlarımı severken gözlerim geri kapanmak istiyordu fakat onları zorla da olsa tuttum. Sanki uzun süredir uyumuyormuş gibi yorgun hissediyordum. "Yorgunum ve o kadar uyumama rağmen yorgunluğum geçmedi."
"Baekhyun, 15 saattir uyuyorsun." Annemin dediği şeyle gözlerim sonuna kadar açılırken teyit etmek için Sehun'a baktım, başıyla onayladı beni. Neyseki hafta sonuydu da okulla uğraşmak zorunda kalmamıştım. "Jongdae nerede?" En yakın arkadaşımı aralarında görememem sonucu kısık çıkan sesimle sorduğumda Sehun cevaplamayı seçti sorumu. "Falcıda işler yoğunmuş ama seni görmeye gelecekmiş yanına."
"Beş dakika daha uyuyayım." Yorganı üstüme iyice çektiğimde annem hemen aldı üstümden. "15 saattir uyuyorsun diyorum sana, daha fazla nasıl uykun olabilir?" Ona cevap vermek yerine kalçamı onlara doğru dönderdim ve gözlerimi kapattım. Valla 15 saat de uyusam beş dakika kavgası yapabilecek bir insandım. Hem, sadece uyumak istiyorum.
Sehun'un ellerini alnımda hissettiğimde gözlerimi hafif açıp ona baktım. "Ateşi de yok, neden bu kadar çökmüş duruyor?" Anneme sorduğu için cevap verme gereğinde bulunmadım, gözlerimi geri kapattım. "Anlamadım ki ben de. Sehun sen ona bakar mısın? Benim birkaç işim var." Annemin odadan çıktığını açılan kapıyla anladığımda daha fazla dinlemek yerine uyumak istedim. Sanırım bunu başardım da.
"Mal gibi uyuyor, bir gün olacak neredeyse." Sehun'un söylediği şeyle gözlerimi yavaşça açtım. Enerjim çekilmiş gibi hissediyordum, hiçbir şey yapasım yoktu ve en önemlisi Sehun'un dediği gibi bir gündür uyumamış gibi uykum vardı. "Ben de gün boyu uykulu gezdim, sanki enerjim çekilmiş gibiydi." Chanyeol'un sesini duymamla özlemle kafamı bir yerlere falan vurasım gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chimide Ai ||Chanbaek
FanfictionByun Baekhyun, çocukluktan beri sevdiği Park Chanyeol'e cidden sihirli olduğunu düşünmediği bileziği takar ve onun için kendini hiç beklemediği bir konumda bulur.