"Demek bir gün boyunca uyudum, ha." Hafta sonunu tabiri caizse uyuyarak geçirdiğim için gelmiştim yine okula. O büyük güne, Chanyeol'un bileziğinin çıkmasına tam iki gün kalmıştı ve ben deli gibi heyecanlıydım. Chanyeol sonunda acı çekmeyecekti benim yüzümden, bu yüzden deli gibi mutluydum ama ya beni yine bırakıp giderse diye korkmadan da edemiyordum.
"Camış gibi yattın, kimse seni uyandıramadı." Jongdae tarot kartlarını kendi için açarken iç çektim. Kim Yerim ile arkadaş olmayı kabul etmiştim, neden böyle bir şey yapmıştı ki bana? Acaba Sooyoung mu zorlamıştı onu bunu yaptırmak için? Hem, turuncu tokalar kesinlikle çok güzeldi. Jongdae onları yakınca bayağı üzülmüştüm. Sonra aklıma ben üzülünce Chanyeol'un de üzüldüğü aklıma gelmişti ve unutmuştum acımı. Her şeye rağmen benimki de böyle bir enayilikti işte.
"Bence Yerim bilerek yapmamıştır bunu. Sooyoung zorlamış gibime geliyor." Dediğim şeyle kaşları çatıldı. "Ne kadardır tanıyorsun ki böyle bir kanıya vardın?" Kartlarından gözünü ayırmadan konuştuğunda derin bir nefes aldım. "Bilmiyorum ama fazla samimiydi bence o gece."
"İnsanların ne kadar oyuncu olduğunu bilemezsin, Baekhyun." İç çekerek konuştuğunda göz devirdim. "Benim tanıdığım toplam insan sayısı senin günlük selamlaştığın insan sayısına denk olunca ustalaşıyorsun galiba bu işlerde." Dediğim şeye kahkaha attı. Sehun nerede kalmıştı ya? En son hava soğuk diye bize kahve almaya gitmişti bu çocuk.
"Chanyeol neden okula gelmedi, öğrenmek ister misin?" Jongdae elindeki kartı bana doğru tuttuğunda ilgilenmiyormuş gibi yapmaya çalıştım ama başaramadım tabii ki. Jongdae de bu halime sırıttı. "Ara sor, onu da mı ben bileceğim?" Gözlerimi kısarak ona baktığımda tekrardan güldü bana. Kafasını ısırasım vardı çok fena. Büyüyle beni bir yerlere falan fırlatmasa yapardım bu dediğimi.
"Bilin bakalım yolda ne oldu?" Sehun elinde tepsi yokmuş gibi koşarak yanımıza geldiğinde yeterince dökülmüş kahveler daha da çok dökülmesin diye hemen aldım elinden tepsiyi. "Kahveyi bu hâle getirmene değer bir şey olsa iyi olur." Dişlerimin arasından konuştuğumda suçunu kabul eder gibi sırıttı fakat sonradan beni görmezden gelmek istemiş olmalı ki olayı anlatmaya başladı.
"Kantinciden üç bardak kahve istedim bekliyorum böyle. Sonra biri geldi yanıma, 'Yalnız, sırada ben vardım.' dedi. Kim lan bu kalın sesli diye arkamı bir döndüm. Dönüş o dönüş, bir anda kafamda You Are My Everything çalmaya başladı. Sanırım kaderimdeki insanı buldum." Gülerek arkasına yaslandığında tepsideki kendi kahvemi alıp içmeye başladım. "Şimdiden o çocuğa üzüldüm. İsmi neymiş bari, öğrenebildin mi?"
"Yeni nakil gelmiş bu. Kara kuru bir şey ama bir fena görmeniz lazım." Keko gibi ıslık çaldığında güldüm bu haline. "Ben üç güne tavlarım diyorum, arttıran var mı?"
"Bir hafta artı bir gün."
"Bir ay." dediğimde Sehun gözlerini büyütüp bana döndü. "Çüş, istersen onu o kadar beklememin üstüne de evleneyim." Dediği şeyle beraber omuz silktim. Sehun'u arkadaş olarak kabul etmek çok kolay olabilirdi fakat sevgili olarak kabul etmek bence o kadar da kolay olmayacaktı.
"Etrafımdaki homo sevgili sayısı Sehun'un IQ seviyesi ile yarışıyor." Jongdae'nin dediği şeyle kahkaha attığımda Sehun ona bir şey fırlatmak için etrafına baktı. Bulamayınca da aklına gelen en iyi şeyi yaptı. "Otrofomdoko homo sovgolo soyoso sohonon oyko sovoyoso olo yoroşoyor."
"Kim kızdırdı Sehun'u?" duymaya hasret kaldığım sesiyle ortama girdiğinde Sehun hemen Jongdae'yi ona şikayet etmeye başlamıştı ama dinlemiyordum olayı. Neden bu kadar geç gelmişti okula? Sabah ne işi vardı, kiminleydi? Beni üzdükten sonra o da üzülmüş müydü, Chimide Ai ona acı çektirmiş miydi yeniden? Düşüncelerimi bölen koluma dokunan el ile oraya döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chimide Ai ||Chanbaek
أدب الهواةByun Baekhyun, çocukluktan beri sevdiği Park Chanyeol'e cidden sihirli olduğunu düşünmediği bileziği takar ve onun için kendini hiç beklemediği bir konumda bulur.