1. "Ruhu Ölen Kadın"

164 30 188
                                    

İntikam sadece korkakların soğuk savaşıdır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İntikam sadece korkakların soğuk savaşıdır.

🍁

Karanlık... Hücrenin demirlerle çevrelenmiş küçük camından sızan hiçliğin ortasında boğuluyordum. Bu karanlıkta gözlerimin seçebildiği tek şey acılarımdı.

Ben bağırdıkça sesim soğuk duvarlara çarpıyor bir hiçliğe doğru uzanıyordu. Ben çırpındıkça batmakta olan gemi daha da su alıyor bir dala tutunmak istedikçe dibe düşüyordum.

Bedenimde eller kulaklarımda fısıltılar vardı. Bir anda karanlığın içinden parıldayan kötü gözler çıplak bedenimi seyrediyor dudakları hakkımda acımasız şeyler söylüyordu.

Yutuyordum, başka çarem mi vardı? Onca sözü susturamamışken bir de üzerime atılan çamurları mı temizleyebilecektim? İhanetin en büyüğünü tatmıştım, peki ihanet edilen benken canına okunan neden yine ben olmuştum? Neden bedel ödeyen benim gençliğim, masumiyetim olmuştu?

Uzaktaki gözler yakınlaştı, bedenimdeki yabancı his beni boğmaya başladı. Karanlığın içinde küçük hücrenin ortasında yüzlerce gözün ortasında nefes alma çabasındaydım.

Aldığım şey nefes miydi yoksa acı mı?

Bacağımdaki sinsi eli ittirdim üzerimden, bağırsam duyan yoktu, şikayet etsem dinleyen biri. Ruhumu öldürdüklerine mi yanmalıydım çaresizliğime mi?

Sırtımdaki iki hançer bedenimdeki ağırlığı arttırıyordu. Onları söküp atmak istediğimde o yabancı eller buna engel oldu. Sırtımdaki sızı tüm bedenimi sardığında daha fazla dik duramadım. Soğuk zeminde parmaklarımı yerleştirip destek almaya çalışsam da gücüm buna yetmemiş beni kirli zeminle buluşturmuştu.

"Durun, masumum ben," desem de yine beyhudeydi tüm çabam. Tükendiğimi hissediyordum, canımın değil ruhumun yanmasıyla tükeniyordum.

Ben o hücrede ölmemiştim ama benim ruhum ölmüştü.

🍁

Yine aynı his... Ne zaman gözlerimi yumsam geçmişin acıları görünmez ellere bürünüp boğazımı sımsıkı sarıyor bana gecemi zehrediyordu. Kaç gecenin ortasında yanaklarım ıslanmış şekilde kalkmıştım bilmiyordum. Güneşin doğuşu benim de acılarımın sona erip nefes alışımı temsil ediyordu.

Yine nefes nefese uyanmıştım güneşin yüzümü ekşitmeme neden olan ışıklarıyla. Komodinin üzerindeki üzerinde cam kapağı olan bardağı titreyen parmaklarımın arasına alıp dudaklarıma götürdüm.

Daha iyiydim, en azından öyle gözükmek zorundaydım. Kalbim güm güm atarken boştaki elim tam da saten geceliğimin göğüs kısmındaydı. Nefesimi düzene sokup arkama yaslandım.

MEVZU BİRAZ DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin