11. "Bir Buçuk Yaralı"

34 6 23
                                    

Zaman bazı hislerin bağını sonsuza kadar çözer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zaman bazı hislerin bağını sonsuza kadar çözer.

🍁

Arkama yaslanmış tüm gün neler yaşadım onu düşünüyordum. Biraz yorgunluk, acı ve içimde anlamlandıramadığım küçük bir heyecan vardı.

Birkaç parça kıyafet almak için eve gelmiştim ama şimdi Adil abi, Yasemin ve Bahadır'ın fırçalarını dinliyordum. Bana bir şey olmamıştı, boşuna endişeleniyorlardı.

"Tamam haklısınız," deyip birkaç sahte mahcup bakış attım onlara, inandırıcı olmadığım da yüzlerinden anlaşılıyordu. "Ama bakın küçük bir yara, ben gerçekten iyiyim."

"Çok korktum be sarı kız."

Yine bir lakap bulmuş ve sarmıştı bedenimi, Andrea'nın gözlerinde gördüğüm endişeden onda da vardı. Birilerinin beni önemsemesi güzel bir histi her ne kadar benim için yeni hisler olsa da.

Canımın yanabilme ihtimalini düşünüp yavaşça sarılıyordu, kollarını benden ayırınca başımı ellerinin arasına alıp yüzüne çevirdi.

"Sana bir şey olsaydı ne yapardım ben be, azıcık dikkatli olsana."

"Abart Baha, abart."

"Abartmıyor, haklı." Arkadan duyduğum tok sese çevirdim başımı. Yüzünde bir ifade yoktu ancak sözleri benim için yeterliydi. "Dikkat et kendine."

"Abi gerçekten iyiyim."

"Pis yalancı, serumlar bağlamışlar sana. Bir de heba etmişsin kendini."

Son cümlesi bir pot kırmışçasına gittikçe sessizliğe gömülmüştü. Ne yaşasam ne hissetsem biliyorlardı zaten, fazlası için izinleri de varken onlardan çekinmiyordum en azından şimdilik. Sonuçta ortada bir şey yoktu, sadece önemsiyordum.

"Andrea o şeyin düşeceğini fark etti, belimi öylesine sıkmış ki izi kaldı."

İstemsizce gözüm belimi örten kumaşa gitti. Kolumun sızısının yanında Andrea'nın bilmediği bir sızım daha vardı. Belimi morarana kadar sıkmış iz bile bırakmıştı. Söyleyemedim, bakıp burukça gülümsemekten başka bir şey yapamadım.

İlk defa taklitlerin ve yalan bir dünyanın arkasına sığınamıyordum, ilk defa kendimdim ben. Söz konusu o olunca artık sahte perdelerin ardına saklanmak zor oluyordu benim için.

"Önemsiyor seni," diye fısıldadığında tek duyan bendim. "Hadi kıyafetlerini toplayalım, madem gideceksin geç kalma."

Baha'nın teklifi ve Adil abinin başıyla verdiği onayla beraber basamakları yavaşça tırmandım, en azından bugün kendime yüklenmeyecektim.

"Ya sen?" derken elim odamın kapısına uzanmıştı. İçeriye girdiğimde Baha da peşimden gelmiş, tanımadığım bir ifadeyle beni inceliyordu.

"Ne ben?"

MEVZU BİRAZ DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin