2. "Tek Liman"

17 9 120
                                    

İki insanın anlaşabilmesi için aynı dili konuşmalarına gerek yoktur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki insanın anlaşabilmesi için aynı dili konuşmalarına gerek yoktur.

🍁

Canımın yandığıyla kaldığım dünyada parmaklarımı uzattığımda erişebileceğim belki de milyonlar vardı ancak ne güzel giysiler ne de mücevherler bana kaybettiğim yılları geri getirebilirdi. Bana kendimi iyi hissettiriyordu özellikle de küpeler ancak kalp yarama nasıl iyi gelebilirdi ki bunlar?

Ben bugün yıllarca beklediğim o anı yaşayıp hepsine rest çekmiştim ama bu mutluluğa rağmen kalbimde bir burukluk vardı. Asla çıkamadığım o geçmiş girdabının içine bir de anılarım dahil olmuştu şimdi.

Bir zamanlar aşkından öldüğüm adamla her şeyimi paylaştığım dostum dediğim kadın el elelerdi. Kıskançlık değildi hislerim, sadece ben hak etmediklerimi yaşarken onlar da yaşamaması gerekenleri yaşamıştı.

Çocukları yoktu, belki de mutsuzluğumun üzerine bir çocuk getirip onu da rezilliklerine alet etmek istememişlerdi ya da bunların hiç biri umurlarında değildi, o kadar düşünceli olsalardı benim kütüphanede sabahlayacağımı söylediğim gün yatağımda onları sevişirken bulmazdım.

Tümer'i iyi biri sanmam mı hataydı yoksa Sıla'yı dost edinmem mi bilmiyorum ama onları basana kadar her şey çok güzeldi benim gözümde. İlgili biraz da kıskanç bir adamla beraber olduğumu düşünüyor yakışıklılığından dolayı da eriyip bitiyordum.

Marifet yüzde değil yürekte olmalıydı da işte onu her ikisi de başaramamıştı. Olan bana olmuştu, üzerine bir de beni o cehenneme yollamışlardı. İnsan en büyük düşmanına yapmazdı bunu. Benim geçmişimi de şimdimi de zehretmişlerdi. Ben uyurken de uyanıkken de o anların lanetiyle yaşıyordum.

Duygusuz bir kadın değildim ama yıllar benim hissizleşmeme neden olmuştu, yani ben öyle sanıyordum ama şimdi hissettiklerim bana aksini söylüyordu. Şimdiye kadar yatağına girip aldığım bilgiler eşliğinde hayatından çıktığım onca adam olmuştu hiç birine karşı vicdan yapmamıştım ama Andrea... Hayır onlardan bir farkı yoktu, bir yabancı olması onu tek farklı kılan şeydi yoksa aklım karışmazdı benim.

Andrea ile onun odasına doğru ilerlerken lavabo için izin istedim. Kendime gelmem gerekiyordu en azından bir nefes almalıydım.

Tarif ettiği yöne giderken bir kol beni içeriye doğru çektiğinde kimse bizi görmemişti. Önce ürksem de böyle şeylere tepki vermemem gerektiğimi öğrenmiştim.

Karşımda sığındığım tek liman vardı, Yasemin'in baskıları, Büyük Ayan'ın emirleri, bana verilen görevlerdeki insanlar, Sıla, Tümer ve şimdi de Andrea... Her biri bazen bana üzerime bağlanmış bir yük gibi hissettiriyordu ancak onu gördüğümde her şey geçiyordu kısa sürecek olsa bile.

MEVZU BİRAZ DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin