Saatlerdir tavana bakıyordum. Yatak fazlasıyla rahattı ve onun yan odada olduğunu bilmek bana güç veriyordu. En azından kolum ve belimdeki acıyı bir nebze hafifletiyordu.
Uyumamış onun uyumasını beklemiştim. Elimde bir adet bilinmezliği açabilecek anahtar vardı. Yattığım yerde anahtarı havaya doğru kaldırıp gözlerimin hizasına getirdim.
Harekete geçme zamanım gelmişti, daha fazla uyanık kalamazdım. Kendimi de düşünmem gerekiyordu ancak elime belki de bir defa geçebilecek bu fırsatı da heba etmek istemiyordum.
Yerimden yavaşça doğruldum, onun uyumuş olmasını umuyordum. Salmış olduğum saçları başımın etrafında topladıktan sonra küçük adımlarla kapıya doğru gittim. Gıcırdamasından korksam da kapı sessizce açılmış bana yardımcı olmuştu.
Andrea'nın odasının kapısı aralıktı, önce onu kontrol etmem lazımdı. Parmak uçlarımda yürüyerek kapıya değmeden içeriye uzattım başımı.
Uyuyordu, bacağının altında bir adet minder vardı ve kımıldamadan, onu bıraktığım gibi uyuyordu hâlâ. Yorgunluğu benim bulunduğum yerden bile seçiliyordu, rengi solmuş yüzü de çökmüştü.
İçimin kıyılarına bir pişmanlık dalgası daha vurmadan geri çekildim. Rotam belliydi, bu defa istediğimi alacaktım. Onu mahvetmeden bir şeyler başaracaktım. Sırf ihale bilgisi alabilmek için onu ayartmayacaktım.
İstediklerimi yapabilmem için bu anahtarın önünde durduğum kapıyı açması gerekiyordu. E tabii bir de ses çıkarmaması.
Yavaşça deliğe soktuğum anahtar yerine otururken nabzım hızlanmış salgıladığım adrenalin artmıştı. Yakalanma korkum vardı, her ne kadar Andrea rahatsız olsa da yatalak değildi. Bir ses duyması hâlinde değnekleriyle odasından çıkabilirdi.
Ben anahtarı çevirirken bir çıt sesi geldi, evet anahtar bu kapıya aitti. Andrea onu yanında taşıyordu ve düşürmüştü. Bir kere daha çevirdiğimde ikinciye çıt etti. Her çıt sesinde kapıyı kontrol ediyor Andrea'yı görmemeyi umuyordum.
Bir çıt sesi daha geldikten sonra kapı açılmış geriye sadece içeriye girmek kalmıştı. Kendimi içeri atıp sırtımı kapıya yasladım sanki beni iteceklermiş gibi.
"Başlıyoruz," diye fısıldadım kendi kendime. Işığı yakıp etrafa bir göz attım. Düzenli bir çalışma odasıydı. Geniş bir masa, kitaplar ve dosyalarla dolu iki adet kitaplık ve bir deri tekli koltuk vardı.
Önce masasına bakınmaya başladım. Açık renkli ahşap masanın üzerinde deri kaplı defter, birkaç dosya ve kalemlik vardı.
İlk işim dosyalara bakmak oldu. Birçok tasarım barındıran projelerin olduğu bir dosyaydı, sanırım kendi çizimleriydi. Evde tutmasının sebebi de ona ait olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVZU BİRAZ DERİN
General FictionBir şirket casusunun intikam hikayesi... Derin, yıllar önce en yakın arkadaşı ve sevdiği adam tarafından ihanete uğramış bir kadındır. Bu ihanetin sonucu hapse girer ve orada yolları Ayanlarla kesişir. Yıllarca intikam için kendini yetiştiren Derin...