• 6 •

2.7K 193 65
                                    

Dün gece eve gitmeden önce arkadaşlarımla mutfakta yaptığımız ufak sohbet birkaç dakika duraksamama sebep olsa da bunun üzerinde duracağım bir şey olmasına izin vermemiştim.

"İşe niye gelmedin bugün?"

"Hasta falan mısın?"

Ne diyordum?

Ekranda art arda beliren mesaj kutularıyla Deren'e cevap yazma gereksinimi duymadan telefonun parmaklarımın arasından kayarak koltuğa düşmesine izin verdim.

Almam gereken mesajı almıştım zaten.
Whatsapp'taki şeflerden ayrı olan grubumuza bir cemiyet dergisinden gelen fotoğrafla güne başlamıştım.

" Danilo Zanna sevgilisini ortaklığını yaptığı otelinde ağırladı. Sayfa 6."

Bu arada mesaj işini de bırakmıştım, birçok şey olabilirdim ama "yuva yıkıcı" bunlardan biri değildi.

Tam olarak öyle olmuş olmasa bile yarım kalmışlık hissini seviyordum. Sanırım melankolik olmak bana karşılığı olmayan sevgiden daha iyi geliyordu.

Daha fazla dram içinde boğulmamak için saatlerdir yatmaktan tutulmuş vücudumu koltuktan destek alarak kaldırdım ve bir anlık verdiğim kararla dışarı çıkmak için hızlıca üzerimi değiştirdim.

Saat geç olmuştu, yemek yememiştim ama aç hissetmiyordum da. Ancak midemde her zaman alkol için yer olduğundan gideceğim yer belliydi.

Yarım saat içinde kendimi bir bar taburesine atmıştım ve barmenden çoktan üçüncüyü geçmiş olan bardağımı yenilemesini istiyordum bile.

"Selam."

Barmen bardağımı uzatırken aynı anda gelen sese kafamı çevirdim.

"Selam." diye yanıtladım düz bir sesle, karşımdaki kız gözündeki parıltılarla bana bakıyorken kafamın içinde onu tanıyıp tanımadığımı sorguluyordum.

"Duru ben. Ayrıca bakma öyle, tanımıyorsun." Küçük bir gülümsemeyle elini uzattığında karşılık verirken aynı zamanda kaşlarımı çatmıştım.

"Yani sen beni tanıyorsun?" Barmen onun da içeceğini önüne iterken gözlerini kısarak kafasını iki yana salladı.

"Pek sayılmaz, aslında hiç de denebilir. Sadece seni uzun zaman önce yine burada görmüştüm ama tanışma fırsatımız olmadı, bir daha da karşılacağımızı düşünmemiştim."

Bardağı kafama dikerken şaşırdığımı gösteren bir ses çıkarmıştım, o da devam etti. "Seni tekrar görünce de bir selam vermek istedim işte."

Aslında birileriyle tanışacak havamda değildim fakat kabalık etmek istemiyordum, "İyi yapmışsın, tanışmış olduk. Bu arada ben de Alican." Elimi uzatıp yeniden bir tanışma faslı gerçekleştirdiğimde kıkırdayarak elimi hafifçe sıkmıştı.

İçkilerimiz yenilenirken Duru ile bir süredir sohbet ediyorduk ve bu onun açısından tahmin ettiğim kadar kötü gitmiyor gibiydi. Benim açımdan da fena sayılmadığını söyleyebilirdim, o dinlemesi keyifli biriydi. Ancak kafamı dik tutma sürem gittikçe azalıyordu.

"Başta yüzündeki ifade o kadar karmaşıktı ki, seni tanışmaya zorladığım için kendimi bir sapık gibi hissettim."

"Ya da umutsuzca beni tekrar görmeyi beklediğin sürede reddettiğin taliplerin için pişman olmaya başladın. Tamamen anlaşılabilir." Gevşek bir şekilde konuştuğumda abartılı bir şaşırmadan sonra gözlerini devirip gülmüştü.

Duru'nun bardağın yanında duran telefonu bir bildirim sesiyle aydınlanırken gözlerim ekranın üzerinden saate kaymıştı.

"Sıkıldın mı?" Duru telefonundaki bakışlarımı yakalayıp konuşurken kafamı olumsuz anlamda sallayıp dibini bulduğum içkimden bir yudum daha aldım.

blind taste | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin