• 24 •

307 19 87
                                    

"Uygun bir şeyler bulabildin mi?" Tutunduğum kapı kolundan ayrılarak düz tuttuğum sesimle odaya girerken sordum.

Koşar adımlarla odaya girdiğimde açık pencerenin önünde görmeyi tahmin ettiğim görüntüyle karşılaşmadığım için aldığım derin bir nefesi içimde erittim.

"Önce bir görüşme yapmam gerekti," Bakışlarını kaldırmadan yanıtlarken camın önündeki mermere yaslanmaya devam ediyordu. "Oteldeki ufak tefek işlerle ilgili."

"Tamam, ben kıyafetleri hallederim. Dağınıktır oralar zaten." Büyük bir adımın arkasından dolabımın önüne geçerek konuştum.

"Sorun değil, toparlanmana yardımcı olurdum." Telefonu çekmecenin üzerine koyup yatağın kenarına otururken bana döndü. "Kendine gelebildin mi biraz?"

"Ellerine sağlık, doydum bayağı." dedim bahsettiği şeyin sehpada gördüğü şişeler olduğunu düşünsem de üzerinde durmamasını umarak, "Gerçi ben aç değildim de sen yalnız kalma diye yemiş bulundum."

"Çok mu düşünüyorsun beni?"

Bunu sorması bile büyük bir hataydı ama aklının bir köşesinde yer edinecek en ufak bir kararsızlığı ortadan kaldırmayı sorumluluk bilmiştim kendime.

"Düşünüyorum tabii." Dolabın kapağına siper olmayı bırakıp yatağın önüne geldiğimde kırdığım dizimle bacaklarının üzerine çıkarken ellerini yataktan ayırmamıştı. "Seni düşünmediğim bir an bile yok benim."

Boynuna yerleştirdiğim parmaklarımın altında kararan gözleri karnımda şiddetli bir kıvılcıma sebep oldu, ensemden başlayıp omurgamı düz bir çizgi üzerinde takip eden parmağı belimde sona ulaşırken tüm vücudum ürperdi.

"Aklını okuyamam."

Derin sesi zihnimdeki tüm düşünceleri sıfırlamakta içtiğim her şeyden daha etkiliydi, dudaklarına olan bağımlılığım ise dünyadaki hiçbir şey ile boy ölçüşemezdi.

"Evet, okuyamazsın." Kendimi anlatabildiğim sürece sözlerimin yetmeyişine gücenmezdim, bu nedenle yüzünü kendime yakınlaştırarak dudaklarını benimkilerle buluşturmadan önce fısıldadım. "Ama ben gösterebilirim."

Tadını her zerresine kadar alabildiğim uzun bir öpücüğün sonunda göğsüne tutunarak geri çekilirken nefeslerimin arasında bakışlarım kızarmış dudakları ve gözleri arasında gidip geliyordu.

"Tişörtünü alayım mı? Kirli se-"

Zırvalamamı kesen dudaklarımızı birleştirmesi olduğunda parmaklarım heyecan içinde tişörtünün yakasını kavrarken dudaklarının üzerine inledim.

Salondaki başarısız girişimimin aksine ensesinde katlanan tişörtünü dudaklarımızı ayırdığım gibi üstünden çıkarıp benimkiyle beraber odanın bir köşesine atarken üzerine eğilerek dudaklarımızın yeniden birbirine karışmasını sağladım.

Bedeninin üstündeki kontrolü bana bırakırken ıslak dudaklarımı boynuna götürdüm, dilimi kaydırdığımda başını arkaya atmasıyla açtığı alana dişlerimi açlıkla geçirip yutkunmasını yüzümde hissettim.

Boynundaki işini bitiren dudaklarım pürüzsüz göğsündeki dövmelerine yumuşakça dokunurken neden ellerinin hala üzerimde gezmediğini sormak istedim ancak pozisyonumdan da şikayetçi değildim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 21 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

blind taste | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin