selam nasılsınız
bölüm yazıp kendime saklamıyorum yemin ederim :(
bunu da iki bölüm gibi düşünebiliriz.oy ve yorumu unutmayın lütfen. ily.
flashback/danilo
"Buraya neden geldiğimizi az çok tahmin ediyorsundur." Yerlerimize geçtiğimizde cam şişeye uzanıp ikimizin de bardaklarına suyu doldururken Levent oturduğu sandalyeye tutunarak biraz daha masaya yaklaşmıştı.
Sadece tahmin etmekle kalmıyordum, devamında ne geleceğini de adım gibi biliyordum. Önce tepkimi ölçmek için yapılan hoşgörülü bir giriş, sonrasında ikna olmam için sunulan cazip sebepler ve isyanla son bulan bir kapanış.
Şişenin kapağını kapatıp arkama yaslanırken hiçbir fikrim yokmuş gibi başımı olumsuz anlamda salladım. "Sadece iyi bir arkadaş gibi beni otelinde ağırlamak istediğini düşünüyordum. Yoksa yanılıyor muyum?"
"Dolaylı yoldan evet, ama asıl sebebin bu olmadığını zaten biliyorsun."
Parmaklarımı kol saatime yerleştirip krem rengindeki deri kordonunu hafifçe gevşetirken ilgisizce konuştum. "Yalnızca on dakika oldu."
"Hep geçiştiriyorsun hep." Masadaki suya uzanıp bir yudum aldıktan sonra bardağı elinde tutmaya devam ederken hararetle konuştu. "Ne diye direttiğini de anlamıyorum ki. Ne olmuş yeni geldiysen? İlk defa mı işletme ile uğraşacaksın?"
Beklenti içindeki bakışları üzerimde baskı oluşturmaya başladığında bıkkın bir halde şişirdiğim yanaklarımla bileklerimi masaya yaslamıştım.
"Bak, sana yalan söylemeyeceğim. Burası güzel bir yer. Her ne kadar bunu değerlendirmeyi bilmesen de, gerekli değişiklikler yapılırsa daha da güzel olabilir."
Benden olumlu bir geri bildirim almanın heyecanıyla bardağını masaya bırakırken öne atıldı, "Tamam kabul et, yapılsın işte."
"Yine de," diye vurgulayarak konuştum ve etrafa kısa bir bakış attıktan sonra devam ettim, "Böyle bir sorumluluğu almak isteyip istemediğimden emin değilim. Bu otelde konaklamak gibi bir şey değil, bana hak vermen gerek."
"Yok kardeşim, vermiyorum hak falan. Ben bu kurtların önüne yem olup kepenkleri indirirsem daha mı mutlu olacaksın? Demeyecek misin 'bu adam elini uzattı da ben tutmadım' diye?"
Beni manipüle etme çalışmalarına karşılık rahat bir tavırla omuz silktim, "Hayır, 'Bu işlerin düşündüğü kadar kolay olmadığı konusunda kendisini uyardığımda keşke beni dinlemiş olsaydı' diyeceğim."
"Doğruyu söyle senin aklında Timur mu var?"Ciddiyetsiz bir halde onu dinlerken sorgulayıcı bir ifadeyle sunduğu teorisine karşılık tepkim yalnızca gözlerimi devirmek olmuştu, "Hiç bakma öyle, sen demedin mi ortak olmak için ısrar ediyor diye? Sırf bana inat olsun diye varını yoğunu koyar ortaya. Piç herif."
"Sana inat edeceği bir durum var mı ki ortada? Öyle ya da böyle, adam işini yürütüyor."
Alayla konuşmama karşılık bir çocuk gibi yüzündeki asık ifade ile masadan aldığı telefonuyla ilgilenmeye dönerken gözlerimi camdan dışarı çevirmiştim.
Ona yardımcı olmak istemediğimden değil ama edemeyeceğimi bildiğimden beni bulduğu yerde zor durumda bırakmasından nefret ediyordum.
Kendisinin de baş etmekte bir hayli zorlandığı gibi bir otelin başına geçmek riskli bir işti, üstelik gidişatının pek de iyi olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurduğumda saydığı sebepler böyle bir riski almam için yeterli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blind taste |
Fanfiction"... bir gün istifasını vermek üzere son kez işe gelen genç bir aşçı, ve aynı gün tüm bunlara son vermek üzere çıkagelen büyülü bir italyan."