• 14 •

2.4K 185 222
                                    

Uzun bir süredir koltukta hareketsizce otururken bedenimi ve zihnimi hissizliğin ele geçirmesine izin vermiştim.

Aslında birden fazla şey hissediyordum fakat tarif edemediğim bu hisler birleşip beni nefessiz bırakıyordu ve bunlardan kaçmaya çalıştığımda geride kalan tek şey mideme saplanan rahatsız edici bir karıncalanma hissiydi.

Kafamda binbir türlü senaryo üretmiş ve bunların hepsinin bir noktada gerçekleşmiş olduğuna kendimi inandırmıştım ve istemsizce de olsa devam ediyordum, bunlara sebep olan şeyin gece vakti atılan dört kelimelik bir mesaj olması ise komikti ama fazlasıyla aptal gibi hissettiriyordu. Yine de elimden hiçbir şey gelmiyordu.

Ne yapmam ya da nasıl bir tepki vermem gerektiğini kestiremiyordum, bu sebeple tek yaptığım parmaklarımın arasındaki sigaradan bir dumanı daha ciğerlerime çekerken telefondaki yazıları tekrar tekrar okumaktı.

Gecenin bir yarısında evin içinde yükselen zil sesiyle içine düştüğüm sonsuz döngüden çekip çıkarılmış ve tekrar dünyaya dönmek zorunda kalmıştım. Saatin kaç olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama misafir kabul etmek için en iyi zaman olmadığının farkındaydım.

Gürültülü ses bir kez daha duvarlara çarparak yankılanırken başımı yasladığım koltuktan kaldırdım ve iki parmağımın arasındaki sigarayı sehpanın üzerinde diğer izmaritleri biriktirdiğim küllüğün içine bırakarak ağır adımlarımı kapıya yönlendirdim.

Kapıyı açtığımdaysa karşılaştığım yüzü görmeyi beklemiyordum. Ancak bu kapıdaki kişinin bir yabancı olmasından değil, karşımdaki tanıdık yüzün bir yabancı gibi hissettiriyor olmasından kaynaklanıyordu.

"Uyandırdım, kusura bakma."

Kapı kolunu tutmaya devam ederken başımı olumsuz anlamda salladım. "Uyumuyordum." dedim uyuşmuşluğun getirdiği sakinlikle, bakışlarım yüzü hariç her yerde dolaşırken kapının önünden çekilip içeri geçmesine izin verdim.

"Otursana." dedim kendimi koltuğa atarken, benim aksime oldukça gergin görünüyordu.

Koltukta bana en uzak olan yere oturduğunda gözlerini sehpanın üzerindeki küllükte tutup daha sonra bana çevirmişti, "Odayı biraz havalandırsan daha iyi olur." dedi kapalı pencereleri işaret ederek.

"Böyle iyi." diye kısaca karşılık verdim arkama yaslanmadan önce.

Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı ve konuşmasına başlamadan önce huzursuzca omuzlarını dikleştirdi, "Bu saatte burada ne aradığımı merak ediyorsundur ama ben duramadım işte." dedi, birkaç saat önce yaptığı gibi bir yüzüğüyle oynamaya başlamıştı.

"Sana söylemem gereken bir şey var."

Sehpanın üzerindeki paketten bir sigarayı daha dudaklarımın arasına yerleştirirken cıkladım. "Biliyorum."

Sigara yandığında çakmağı yumuşakça sehpanın üzerine atıp tekrar arkama yaslanmıştım. "Ama senden de dinlemek isterim." dedim dumanı içime çekmeden önce.

Söylediklerimle beraber oluşan kısa bir sessizlikten sonra derin bir nefes alıp ellerini kavuşturdu, "Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum, ama bu doğru değil." diye konuştu.

Boğazımdan gülmeyle karışık ufak bir hırıltı çıkardım, ne bildiğimi tahmin ediyor olabilirdi ama ne düşündüğüm hakkında kesinlikle bir fikri yoktu.

"Yani Berkan'ın yalan söylediğini mi söylüyorsun?" dedim sigarayı ağzımdan uzaklaştırıp.

"Yoksa daha fazlası da mı var?" Sesim ciddiyetten uzak iğnelemeyle doluydu.

blind taste | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin