• 19 •

1.8K 125 201
                                    

selam nasılsınız.

yarın atacaktım ama zaten yarına görmüş olursunuz, ya öyle de bir plan-program işte.

oy ve yorumu unutmayın.

-

"Sonunda bugünün geldiğine inanamıyorum."

Deren ellerini birbirine çarparak heyecanla konuştuğunda kolumu yasladığım duvardan kaldırarak saate baktım.

Burcu nihayet evleniyordu ve Tuğçe'nin bizi Burcu'yu karşılamamız için toplayıp kapının önünde bırakmaktan başka hiçbir şey yapmamasının üzerinden neredeyse 15 dakika geçmişti.

"Bence sen inanmamaya devam et, burada kök salmaya başladığımıza göre henüz o güne gelmemiş olabiliriz." Kerem gözleri telefonun ekranındayken mutfaktan getirdiği çerez kasesine elini daldırarak konuştuğunda Deren'in koluna sertçe vurmasıyla irkilmişti.

"Beş dakika bekledin de incilerin mi döküldü? Kız hazırlansın çıkacak işte."

Kerem ilgisizce telefonuna döndüğünde avcumdaki kuruyemişlerden birini ağzıma atmadan önce Deren'e döndüm, "Sen niye onlarla beraber içeride değilsin?"

Soruma karşılık gergin yüzündeki kaslar gevşeyerek yeniden neşeli bir hale bürünmüştü. "Benim aşağıdakilerle ilgilenmem gerekiyordu ama dayanamadım, o yüzden burada beklemeye karar verdim."

"Hem ben nasıl olmuşum? Biraz beni övün bakalım."

Hazırlanma konusunda Deren'in saçından ayakkabısına neredeyse gelin olan Burcu kadar özen gösterdiğini biliyordum ve tartışmasız güzel görünüyordu da, ancak şu an onu memnun edemeyecek kadar huysuzdum ve burada dikilmekten bacaklarım da ağrımaya başlamıştı.

"Yani, fena değil."

Bir ucundan tuttuğum kumaşı parmaklarımın arasından çekip agresifçe elbisesini düzeltirken aynı anda da söyleniyordu. "Fena değilmiş, sen ömründe böyle nedime gördün mü acaba?"

"Tuğçe ile ikiniz bugünü kısmetinizi bulamadan bitirirseniz bu hepimiz adına büyük bir hayal kırıklığı olacak."

Memnuniyetsiz bir tavırla kollarını göğsünde birleştirirken yüzünü kırıştırdı. "Tüh, ben de kimse beni almazsa sen alırsın diye hayal kuruyordum oysa ki."

"Alamaz ki."

Kerem'in telefonla uğraşırken sesindeki alaycı tonla araya girmesi ile gözlerim genişlediği sırada Deren'in tek kaşı havalanırken gözlerini ikimize dikti. "O ne demek şimdi?"

Deren'in şüpheci bir ifadeyle sorduğu soruya karşılık dirseğimi Kerem'in karnına geçirirken sonunda telefonu bırakıp olduğu yerde toparlanmıştı. "Alican seninle uğraşamaz yani, onu diyorum."

"Çeviriyorsun gibi geldi nedense."

Ağzımı açmak üzereyken kapının sonunda açılmasıyla konuyu dağıtmak için aralarından sıyrılarak yüksek sesle konuştum, "İşte geliyorlar!"

Kapıdan önce Tuğçe çıkıp önündeki gelinliğin kırışan kısımlarını düzelterek geri geri adımlar atarken nihayet Burcu da yüzündeki büyük gülümsemeyle görüş açımıza girebilmişti.

"Burcu!"

Deren hangi ara gerçekleştiğini bilmediğim duygu patlamasıyla Burcu'nun üzerine atıldığında Burcu'nun da aynı hassasiyetle ona sarılmasını izlerken istemsizce dudaklarım kıvrılmıştı.

Deren ve Burcu'nun birbirini övme seansı sona erdiğinde Kerem bir eliyle çerez kasesini tutmaya devam ederken konuştu. "Sen on saattir çıkmayınca biz de bu ilişkiye olan inancını kaybettiğini falan sandık, şimdi toparlanıp eve dönüyorduk bak."

blind taste | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin