• 9 •

2.8K 220 155
                                    

Danilo

"Anlıyorum ama şu an ilişiğinin kesilmesi gibi bir durum söz konusu değil." İnsan Kaynakları departmanından gelen telefonu yanıtlarken bir yandan da günlük e-postalarımda göz gezdiriyordum.

"... Evet haberim var. Aksi bir durum olursa size iletirim, teşekkürler. İyi çalışmalar."

Konuşmayı sonladırmamla birlikte gözlüğümü çıkarıp masanın üzerine bıraktım. Hafif bir sızlamayla kendini gösteren baş ağrımı parmaklarımı şakaklarıma bastırarak geçirmeye çalışıyordum.

Yeterince yoğun değilmişim gibi bir de kayıp aşçımın arkasını toplamakla meşguldüm. Alican 3 gündür ortalıklarda yoktu ve işin ilginci işten ayrılma talebini de kimseye iletmemişti ve bu durum beni diğer departmanlarla uğraştırdığı kadar canımı da sıkıyordu.

Çok geçmeden laptopun ekranını indirip mutfağa indim. Herkes olması gerektiği gibi işinin başında ve yemeklerini yapmakla meşguldü, bir kişi hariç.

Bu arada çalışma arkadaşları da Alican'ı kovduğumu düşünüyor, bu yüzden bana normalden farklı davranıyorlardı. Belki sıranın onlara gelecek olduğunu düşündüklerinden çekiniyorlar, belki de Alican'ı tek hatasında sildiğimi düşünüp arkadaşlarının yanında olduklarını göstermek için bana karşı bir tavır alıyorlardı.

Elimde menüdeki yemeklerin içeriklerinin olduğu bir listeyle tek tek tezgahları dolaşıyordum ama dışarıdan gören biri dokunduğum kişinin yanacağını düşünebilirdi.

Kerem'in yemeğinin başındayken malzemelere göz atarak konuştum. "Bu yemeğin ufak bir hilesi var biliyorsun değil mi?" Normalde Kerem cevabı evet ya da hayır olan bu soruya önce yemek hakkında olan bütün bilgisini anlatır, sonrasında ise sorduğum hileyi birkaç farklı tahminle bulmaya çalışarak yanıtlardı.

"Biliyorum Şef, dikkat edeceğim." Mırıldanarak yanıtlarken gözlerimi devirmiştim. Nasıl tam olarak yapmadığım bir şey için suçlu ilan ediliyordum?

Mutfaktan çıkacağım sırada içimden söylenmeyi kesip olduğum yerde durdum ve kapının pervazına koyduğum elimle tekrar mutfaktakilere döndüm. "Alican'ı işten çıkarmadım."

Beni dinliyorlardı ama bir tepki vermemişlerdi. "Evet, bir tartışma yaşadık. Sizin de tanık olduğunuz gibi ona oldukça kızgındım, ama onu kovmadım elbette."

"Doğrudur Şef." Kerem omzunun üzerinden konuştu, sesinin tonundan söylediklerime pek aldırış ettiği söylenemezdi.

Çenem kasılırken gözlerimi tekrar devirmemek için çaba gösterdiğimi söyleyebilirdim. "Neden ona sormuyorsunuz? Ben buradayım ve size olanı söylüyorum, işe uğramayan o."

Deren elindeki bıçağı tahtaya bırakıp bana döndü. "Alican telefonlarımızı açmıyor Şef, biz de işten çıkarıldığını düşündüğümüz için üstüne gitmek istemedik açıkçası."

Kaşlarımı çatarken bir elim belimde Deren'i dinlemiştim, söylediklerinden sonra başımı salladım. "Tamam, ben ona ulaşmaya çalışacağım. Sizden tek istediğim yemeklerinizi kafanızı saçma sapan şeylerle meşgul etmeden çıkarmanız. Neyden bahsettiğimi anlıyorsunuz."

"Anlaşıldı şef." Mutfaktan çıkmadan önce gergin havayı biraz olsun kırabildiğim için daha iyi hissetmem gerekiyordu, ama Deren'in anlattıkları beni sadece daha fazla huzursuz etmişti.

Tedarik edilen ürünleri kontrol etmek için adımlarımı depoya yönlendirirken telefonun çalmasıyla ceketimin cebine uzanıp çıkardığım telefonu kulağıma götürdüm.

"Efendim, söylediğiniz gibi civardaki restoranlarla iletişime geçtim. Bizim tarafımızdan bir iş başvurusu gerçekleşmemiş."

Sıkıntıyla nefes verdim. "Tamam, Aslı. Ben ilgileneceğim. yardımın için tekrar teşekkürler."

blind taste | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin