• 16 •

2.7K 226 224
                                    

oy & yorumu unutmayın lütfen. ily.

Davette geçirdiğimiz vakitten ve seminerden sonra yalnızca ikimizin beraber olduğu dakikalarda yaptığı tatlı itirafın arkasından bugün de o enerjiyi bozmamıştık, ve ben hala tıpkı o salondaki halimle dünyayla bağlantımı kesilmiş gibi hissetmeye devam ediyordum.

Diyebilmeyi çok isterdim.

"Bence dün gelmeseydin de olurdu."

Kolilerden birini kaldırıp diğerinin üzerine yerleştirdiğim sırada bir köşede kollarını göğsünde birleştirmiş bir halde dikilirken kurmuş olduğu cümleyle gözlerimi devirdim.

Sanırım dün sıkıntıdan ölmek üzereyken internet arkadaşının ona yardım ettiğini söylemek benim için pek de iyi bir girişim olmazdı.

"Yeni insanlarla tanıştım, fena mı oldu?" Üst üste koyduğum kolileri kaldırırken tavrının ve üstü kapalı cümlelerinin sebebi hakkında bir fikrim yokmuşçasına rahat davranıyordum.

Sonunda yaslandığı duvardan uzaklaşıp büyük kolilerden birini kaldırırken konuştu. "Yeni tanıştığın insanlarla vakit kaybetmeden bu kadar iyi anlaşabildiğini bilmiyordum, şaşırdım sadece."

Dün otelden ayrılmadan önce karşımıza çıkan ve aslında kendisinin tanıştırmış olduğu yemek eleştirmeniyle kurduğum iletişimin etkileri dün beni eve bırakırken fark ettiğim asık yüzüyle kendini göstermeye başladığı gibi anlaşılan bugün de sürmeye devam edecekti.

"Kan çekti herhalde, ondan."

Önünden geçerek mutfağın yolunu tutarken bir cevap vermeyip sadece burnundan solumayı tercih etmişti, ancak keyfimin mutfağa gelinceye kadar sürmesi tabii ki tesadüf olamazdı. Kutularla birlikte mutfağın girişinde göründüğümüzde Berkan kapağını açmakla uğraştığı rondoyu bırakıp hızla olduğumuz yere adımladı.

"Yardım edeyim, Şef."

Kolileri uzatmak üzereyken ondan önce davranıp bendekileri Berkan'ın kollarına bıraktığımda Berkan'ın şaşkın bakışlarına aldırış etmeden devam ettim. "Bir de bunları yerleştirirsen süper olur ya, taşırken belim ağrıdı da."

Berkan düşürdüğü omuzlarıyla kutuların içindekileri yerleştirmek için yanımızdan uzaklaşırken dudaklarımı ısırmayı bırakıp ona döndüm, "Sizinkiler hafif gibi geldi Şef, yine de yardımcı olabilirim ama." Beyaz renge dönen parmak eklemlerinden tuttuğu kutuların asla hafif olmadığını söyleyebilirdim.

Gözlerimi kırpıştırarak konuşmama karşılık elindeki kolileri sandalyenin üzerine bıraktı. "Çok düşüncelisin, Alican."

Ben ellerimi yıkamak için tezgahıma döndüğümde o da mutfaktan çıkmak üzereyken Berkan seslenmişti, "Şef! Şu ruloyu bir türlü yapamıyorum. Bir ilgilenir misiniz?"

Fakat aynı anda çalan telefonu duraksamasına neden olduğunda ceketinden çıkardığı telefonunun ekranına bakarak konuştu. "Önemli bir görüşme yapmam gerek, birazdan yardımcı olurum."

Onun yerinde olsam yardım etmek yerine geldiği ilk günlerde elinden her iş, hatta birden fazla iş gelen Berkan'ın bu aralar neden hiçbir şeyi yardım almadan yapamadığını sorgulardım. Ama o bir iyi niyet timsali olmak zorundaydı tabii.

O mutfaktan uzaklaştığında ben de buzdolabından bir su şişesi çıkarmıştım, bunu yapabilecek başka insanlar varken işimin ortasında tüm kolileri bana taşıtmasının arkasındaki nedeni sorgulamama gerek bile yoktu.

blind taste | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin