Bölüm 11Hâlâ bu cezanın içerisinde olduğuma inanamıyordum.
Yıllar boyunca birçok kez okulda sorunların içinde bulunmuştum. Zoe Darren'ın yüzü bunun kanıtıydı. Ama şimdi, okul saatleri bittikten sonra, boş bir sınıfta, bir deneme yazısı yazıyordum; davranışlarımın ne kadar kötü olduğuyla ilgili.
Bu, bir uzaklaştırmadan daha kötü bir ceza gibi hissettiriyordu. Acı verici derecede aptalcaydı. Bir hafta süreyle uzaklaştırılmak sorun değildi, ama öğle tatili cezası? Tam bir kriz.
Nathan ve Noah arasında sıkışıp kalmıştım ve ikisi de ödevi yapmaya bile uğraşmadılar. Nathan'ın planının, ödevi teslim etmeden beş dakika önce benim kâğıdımdan kopya çekmek olduğundan neredeyse emindim.
Her ikisi de sandalyelerini duvara yaslamış, ayak parmaklarının ucunda denge kuruyorlardı. Onların sandalyelerini itmek için kendimi zor tutuyordum.
Şaşırtıcı bir şekilde, Noah saldıran taraf olmuştu - ikinci dönem İngilizce dersinde herkesin ve hatta Tanrı'nın bile gördüğü o ilk yumuruğu o atmıştı. Nathan ise masanın üzerinden onun üzerine atlayarak onu devirmiş ve ona saldırmıştı.
Aptalca bir şekilde, aralarına girip onları ayırmaya çalışmıştım ve bu süreçte Noah tarafından sert bir darbe almıştım. Lucy'nin o korkunç lakros dövüşünden omzunun kırıldığını düşünürsek, Noah'ın arasına girmenin kötü bir fikir olduğunu öğrenmeliydim.
Şimdi işte buradayız ve kaşımın kemiği hâlâ acıyordu.
Nathan bana baktı, daha yeni kaşımın üzerinde gelişen morluğu fark etmiş gibiydi. "Tanrım, Jess!" diye haykırdı, sol kaşıma dokunmak için uzanarak.
"Ahh!"
"Acıttı mı?" Ah, diye yalan söyledim. Dokunuşu çok yumuşak, çok nazikti bu, bu benim hoşuma gitmişti. Yüzünün hızlı bir taramasından, onun benden çok daha kötü bir durumda olduğuna karar verdim.
Gözünün altı şimdiden şişmeye başlamıştı - dudağının kenarı da kesilmişti ve gömleğine biraz kan damlamıştı."Sessizlik." diye uyardı Bayan O'Connor, dalgın dalgın başka bir sayfaya geçerek.
Gözlerim Noah'a döndü. Pozisyon olarak gerildim, ikinci raunt için hazırlandım. "Her seferinde bir kıza vurmak zorunda mısın? Bir pislik olduğunu biliyorum ama tam bir pislik olduğunu fark etmemiştim."
Noah, sandalyesine daha da yaslanarak, "Benim hatam değil," "Bir dahaki sefer bana engel olma." Dedi umursamazca.
"Sessizlik lütfen!" O'Connor daha yüksek bir sesle bağırdı.
Nathan'a dönüp:
"Ben iyiyim Nathan," diye onu rahatlattım, tekrar yüzüne baktım. Benimkine dokunduğu gibi bende ona nazikçe dokunmak istiyordum.
Noah alaycı bir tavır ile, "Aradığınızı bulamayacaksınız orası kesin" dedi.
"Peki tam olarak ne aradığımızı düşünüyorsun?" Bu benim yanıtımdı.
Noah'ın gözleri dans etti.
*
"Anne?" Çantamı tezgahın üzerine koyarak koridora seslendim. Nathan peşimden geldi, merakla evimi süzdü. Nathan Ericson'ın küçücük evimin ortasında durması garip olmalıydı ama beni rahatsız etmedi.
Tamam, beni biraz rahatsız etti. "Güzel bir yer," yorumunu yaptı. Meraklı bir ifadeyle çerçevelenip duvara monte edilmiş yedinci sınıf resmimi inceliyordu. Bugün okulda olan her şey unutulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanan Yalancı Mum
AventuraJesabel profesyonel bir yalancı. Tek arkadaşı gizemli bir şekilde ortadan kaybolunca doğal olanı yapar. Gerçeklerini dünyadan saklıyor. Hiçbir uyarıda bulunmadan, hayal edebileceğinden çok daha tehlikeli ve ölümcül bir yalan ağına atılır. Yanında si...