Dünki gelen haberden sonra bölüm atmak doğru mu bilemiyorum... ama daha fazla bekletmek istemedim sizleri
İnşallah ciddi bir yaralanmaları yoktur ve iyi olduklarına dair bir haber gelir
Dualarımız onlarlaBir haftayı aşkındır bölüm atamıyorum üzgünüm...
Hem grip oldum hemde stajım falan başladı o yüzden yazamadım
Anlayışla karşılayacağınızdan hiç şüphem yokKeyifli okumalaaar ~✿☆
***
"Jeongin!" Biraz temiz hava alabilmek için gece vakti ormanın içerisinde, elleri eşofmanının cebinde iken dalgınca yürüyen Jeongin, arkasından gelen yüksek sesle irkilerek oraya döndü.
"Oğlum iki saattir sana sesleniyorum! Niye bakmıyorsun!?" Chan genellikle kullandığı düz saç sitilinin aksine bugün kendi halinde bıraktığı kıvırcık, hafif dağınık saçlarının alnına dökülen kısmını eliyle arkaya doğru tararken, bir hayli durgun olan Jeongin'e doğru adımladı.
"Dalmışım, üzgünüm." Evet, üzgündü fakat gerçek nedeni daha farklıydı. Jeongin uykusuzluktan dolayı morarmış olan göz altlarını ovalayarak gülümsemeye çalıştı. Bir haftadır süren kalp kırıklığı ve yorgunluğu yüzüne yansıdığından, bu gülümsemenin içten olmadığı apaçık ortadaydı.
Bir hafta, tam bir hafta geçmişti Hyunjin'e hislerini açıklamanın üzerinden. Bir hafta bizlere kısa bir süre gibi gelse de Jeongin'in bedenindeki ve ruhundaki, gün geçtikçe artan ağırlık, onun için bir asır gibi geçmesine neden olmuştu.
"Bende tam sizin eve geliyordum."
"Neden?" Jeongin kaşlarını çattı anlamak istercesine.
Chan tamamen Jeongin'in karşına geçip kolunu, onun omzuna atıp kendine çekti. "Biraz laflamak için. Kafan dağılır hem." En az babası ve Changbin kadar moral verip teselli eden Chan'a garipçe baktı. Chan'dan gördüğü, iliklerine kadar hissettiği destek tuhafına gidiyordu. Tabi hoşuna gitmiyor da değildi.
"Olur." Jeongin omuzlarını silkerek Chan'a ayak uydurdu.
Birkaç saat önce çıktığı evine tekrar Chan ile birlikte gitti. Chan ilk başta içki almayı önersede Jeongin, babasının bu fikri net bir şekilde red edeceğini bildiğinden geri çevirmek zorunda kaldı teklifini. Eve tekrar geldiklerinde Minho'nun uyuyor olduğunu gördüler. Jeongin son zamanlarda sıklıkla uyuyan babasına bir anlam veremiyordu. Bu durum tuhafına gidiyor, ancak sonradan yaşına vererek normal karşılıyordu.
Salondaki geniş koltuğa karşılıklı bağdaş kurarak oturdular. Chan Jeongin'in ikram ettiği gazlı içeceği içmeye başlamışken, yanından gelen sıkıntılı nefes alış - verişi ile gözlerini oraya çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Power and War// Hyunın
RandomO ormandı, ormanın ta kendisiydi. Canlılara hayat verip yaşamalarını sağlardı. Ben ise cehennemin, ateşin ta kendisiydim. Verilen hayatları intikam ateşimde yakıp kül ederdim. Ama kaderdir ya, iki zıt ruhlarımız birbirine bağlıydı. Mpreg!