2.6

338 37 27
                                    

Bölümleri geç attığım için özür diliyorum ve sınav senem olduğu için anlayış bekliyorum.

Lütfen oy vererek bana mutluluk kaynağı olun🥹

İyi okumalar♡

Eve girdiğimde sol taraftaki duvarda olan tuşa basarak ışığı açtım. Kapıyı kapamamla birlikte, sırtımı kapıya yasladım yere doğru çöktüm.

Kulağımdaki kulaklıktan gelen şarkıyla gözyaşlarım daha da çoğaldı. Kulaklığı bir çöp gibi kulağımdan çıkararak kenara attım.

Duymak istemiyordum artık.

Bana acı veren, beni geçmişe sürükleyen hiçbir şey duyup görmek istemiyordum.

İyi değildi bu, sağlıklı değildi. Belli ki ben sağlıklı acı çekmek nedir onu bile bilmiyordum. Onun resimlerine baktığımda içimin huzurla dolması yerine acı ve üzüntü hissediyordum.

İlk zamanlar bunun bir başlangıç aşaması olduğunu düşünmüştüm ama hayır öyle değildi.

Gözyaşlarımı elimin tersiyle silerek yerimden doğrulmam ile bir hışımla salona geçtim.

Duvardaki resimleri, çerçeveleri, televizyon ünitesinde ona ait olan her ne varsa bulduğum gibi yere fırlattım.

"İstemiyorum görmek! Seni görmek istemiyorum anladın mı?"

Elime geçen diğer çerçeveyi de masanın oraya geçerek paramparça hale getirdim.

Sen bu dünyada yokken senin olduğun fotoğrafları dahi görmek istemiyorum! Gitmeyecektin, birbirimizi bırakmayacaktık sen bana söz vermiştin Deniz!"

Nefessiz kalmamla birlikte elimi boğazıma doğru götürerek derin nefesler aldım. Hem öksürük krizi hem nefessiz kalmam derken daha da kötü hale gelmiştim.

Gerilerken bacağıma çarpan koltuk ile, geriye doğru düşerek koltuğa oturdum. İyi değildim ve bunun nasıl mümkün olacağını bilmiyordum.

Kimsesiz hissediyordum ama bu kimsesiz olduğum için değil kimseyi istemeye hakkım olduğunu düşünmediğim içindi.

Bu da Deniz yüzündendi! Çünkü o, ben olduğum sürece benden başka kimseye bir şey anlatmak zorunda değilsin derken, ben sadece ona bir şeyler anlatmaya alışmıştım.

Yüzümü avuç içime gömerek hıçkırarak ağladığımda, nefesimi dışarı versem de geri alamadığımı fark etmemle birlikte hızla banyoya doğru koştum. Kapının önünde kedimi gördüm, ne olduğunu anlamadığı bakışlar ile bakıyordu ama onu umursayamadım.

Klozetin önüne oturmamla birlikte öğürmeye başladım, kusmaya çalışmasam nefes alamayacağımı biliyordum. Midemde ne var ne yoksa hepsini çıkarttığıma emin olduktan sonra ayağa kalkarak yüzümü soğuk su ile yıkadım.

Aynaya bakmak bile istemedim, yarattığım harabeyi görmek istemiyordum.

Ne yaptığımı, ne hale geldiğimi yeni yeni fark ediyordum.

Kapının çalması ile birlikte ağır adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladım.

Canset olabilir miydi?

Çekimler için ofise geçeceğini söylemişti ama bazen erken çıkıp yanıma geldiği de oluyordu.

Cingöz'ün yine minik adımlar ile peşimden geldiğini işittim. Kapı deliğinden baktığımda tanımadığım birisini görmem ile kaşlarımı çattım.

Efil Dalya | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin