Efil Dalya & Abel Wizard
Nerede olduğun, yanından, arkandan, önünden kimin geçtiği önemsiz; ama her bir adım attığımda, yanımdan geçen insanların, severek okuduğum romanlarda çeşit çeşit karakterlerin hayatlarına benzer hayatlar yaşadığını biliyordu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Batu Akdeniz, Bir sebebi var Batu Akdeniz, Artık bir manyağın var
İyi okumalar✨️
Uçaktan iner inmez yaptığımız ilk şey havalimanı içerisindeki lokantalara bakmak olmuştu. Canset doyumsuz birisi olduğundan uçakta ne kadar şey yerse yesin asla doymamıştı. Valizin üstüne cingözün çantasını koyarak sürüklemeye başladım.
"Ne yemek istersin? Ben cidden çok açım, hem onların uçaktan inmelerine de daha çok var," dediğinde telefonuma baktım. Evet, muhtemelen daha uçağa bile binmemişlerdi. eğer binseydi bana mesaj atardı.
"Canım şuan çok pide çekti," dedim. Canset gözlerimi takip edip nereye baktığımı görünce, önümden paytak paytak yürüyerek pideciye doğru koştu. "Ay inanmıyorum bu kadar aç olmana ya! Bir beni yemediğin kaldı cidden," diyerek arkasından ilerledim.
"Hayatım ben boğa burcuyum, bana yetişmek öyle her yiğidin harcı değildir."
Boş bir masaya karşılıklı şekilde oturduk. Cingöz'e baktığımda uyuyor olduğunu gördüm. Sanırım benimle olan en uzun yolculuğunu yapmıştı. Telefonuma bildirim gelmemesine rağmen mesaj uygulamasına girdim. Rüzgar ile olan konuşmama girdiğimde son görülmesine gözüm çarptı. Benimle son mesajlaşma saati olduğunu görünce sırıttım.
"Heey! Sana diyorum deli, ne diye sırıtıp duruyorsun öyle," diyen Canset'i geç fark ettim.
Telefonun kilidini kapatarak sırtımı oturduğum yere yasladım. "Öyle gülesim geldi," dediğimde gözlerini kısarak beni süzdü. "Sen iyice abayı yaktın bak, benden söylemesi," dediğinde ondan başka her yere bakmaya başladım.
Farkındaydım zaten bunun. Mesaj gelmemesine ve bildirimlerimin açık olmasına rağmen yazmış mı diye gecenin bir saatinde uykumdan uyanıp bakmaya başladığımdan beri bunun farkındaydım.
"Sen sanki yakmadın abayı," dedim. Yanımıza menü ile gelen kızıl saçlı kadına siparişlerimizi verdikten sonra kollarını masaya yasladı ve bana daha çok yaklaştı. "Hep aynı şeyi yapıyorsun, kendin sıkıştığında karşındaki kişiyi zorlamaktan ne zaman vazgeçeceksin acaba?"
"Sabaha bir saat kala," diyerek hazır cevap verdim.
Yüzünü buruşturdu. "Anneanneme benzedin iyice ya. Ayrıca benim bir şey yaktığım falan yok."
Kollarımı göğsümde toplayarak sırıttım. "Hıhı, kesin öyledir zaten."
Omuz silkti. "Evet öyle," dedi ama dudaklarını kemirmeye başlamasıyla sırıttım. Bir şey söylememek için kendini zor tuttuğunda bunu yapıyordu. Çok geçmeden tekrar gözlerini bana çevirdi ve ofladı.