20.Bölüm

258 17 1
                                    

Toprak'ın ağzından

Timle otururken beni albay çağırmıştı. Odasına gidip kapıyı çaldım.

"Gel." içeri girdim ve oturdum.

"Albayım beni çağırmışsınız." sıkıntılı bir şekilde nefes verdi ve konuya girdi.

"Neden çağırdığımı tahmin ediyorsundur. Cezan belli oldu. 3 ay uzaklaştırma almışsın. Bu 3 ayda ne yaparsan yap ama belaya bulaşma. Yoksa cezan artabilir." bunu herkes tahmin ederdi. Peki ben bunu Karmen'e nasıl söyleyecektim. En iyisi kendi öğrensin, ben söyleyemezdim.

"Sağolun albayım." dedim ve çıktım odadan. Hiç kimseye yakalanmadan askeriyeden çıkabildim. Bir taksiye binip otele sürmesini istedim. Otele gelince resepsiyondan oda kiralayıp odama çıktım. Bir süre burada kalabilirdim. İkizimin yanında olmak isterdim ama yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Düşüncelerim arasında uyuyakaldım.

Sabah beni uyandıran odamın kapısının çalınmasıydı. Başım ağrıyordu. Kalkıp kapıyı açtım. Gelen güvenliktendi, ya da öyle düşünmemi istiyordu, üstünde güvenlik üniforması vardı. Neden bu kattaydı?

"Buyrun ne vardı?" konuştuğumu anlayınca kendine gelmişti. Bana göre yavaş ama ona göre hızlı olan bir hareketle bıçağını çıkardı ve şah damarıma dayadı. Bu işin altından ne çıkacak acaba.

"Napıyorsun be? Sen kimsin?" şah damarımdaki bıçağı biraz daha bastırdı.

"Sence çok konuşmuyor musun? Sesini kessek nasıl olur?"

"Kesecek olsan çoktan keserdin. Sende o cesaret var mı?" bıçağı daha da bastırıyordu ki bir kadın çığlığı duyuldu. İlk başta da yapabileceğim bir şeyi yaptım. Beni rehin alan bu salağı ani bir hamleyle yere serdim, bir iki yumruktan sonra bayılmıştı. Onu orada bırakıp sesin geldiği yere gittim.

Odalardan birinden ağlama sesi geliyordu, kapısı da açıktı. İçeri girdim. Bir kadın yere çökmüş ağlıyordu. Yanına gidip yarası var mı kontrol ettim, yoktu. Odayı inceleyince yerde kanlar içinde bir adam olduğunu fark ettim. Yanına gidip kontrol ettim, ölmüştü.

"Hanımefendi sakin olun. Sizde birşey yok sakin olun." onda birşey yoktu ama ellerinde kan vardı.

"Ölüyüm ben." o ne demekti şimdi?

"Ne? Neyden bahsediyorsun?" sordum ama cevap gelmedi çünkü gözü kapalıydı. Bayılmış mıydı?

İlk işim polisi aramaktı. Hala kadının neden öyle dediğini anlamıyordum. En iyisi beklemekti. Polisler gelene kadar kadını odadan dışarı çıkardım. İlk dakikadan beri kadın bana sarılıyordu. Bu hareketimi kısıtlasa da sorun değildi. Kokusu çok güzeldi.

Aradan 2-3 dakika sonra koridorun başından sesler gelmeye başladı. Polisler bu kadar kısa sürede gelemezdi. Bunlar başka biriydi. Kadını ne kadar yalnız bırakmak istemesem de etrafa bakmak için yanından kalktım. Buraya doğru koşarak gelenler iki tane güvenlikti.

"İyi misiniz? Birşeyiniz var mı?" endişeli gibi görünmüyorlardı. Onlara güvenemezdim hele ki odama gelen bir güvenlik beni rehin almışken.

"Birşeyimiz yok. Neden geldiniz?"

"Bu kattan çok ses olduğuna dair şikayet geldi. Kadın yaşıyor mu?" bir gözü bende diğeri kadındaydı. Cevap vermeyince yavaşça kadının yanına gitmeye başladı, buna izin vermezdim. Elimi göğsüne koyarak ittirdim. İlk önce bir afalladı, kendine gelince,

"Çekilsene, kadına bakacağım." öyle dedin ya bende kesin çekilirim.

"Kadın iyi gözükmüyor. Aşağı indirsek iyi olur." bunu diyen diğer güvenlikti.

GELECEĞİNİ YAZMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin