Karmen'in ağzından
Saat 11 gibi odama gelen bir askerle daldığım düşüncelerimden çıktım. Görev vardı. Bayadır göreve çıkmıyordum, özlemiştim.
Yatağımdan kalkıp üstüme üniformamı giydim ve odadan çıktım. Toplantı odasına gelince kapıyı çalıp gel emriyle içeri girdim. İlk gelen bendim, izin alarak yerime oturdum. Benim arkamdan timde geldi. Herkes izin alıp oturunca albay konuşmaya başladı.
"Göreviniz saat 2'deki bir davete sızmak ama bu normal bir davet değil. Halk içinde iyi bilinen ama normalde terörün başı olan iş insanlarının katıldığı bir davet. Tek kadın olduğun için Karmen seninle biri eş olmak zorunda. En uygunu Ateş olur. Burak ve Görkem garson, Fırat her ihtimale karşı keskin nişancı, Mehmet de güvenlik." dedi ve ekrandan bir adamın resmini gösterdi. Adamımız buymuş demek.
"Kod adı Akrep. Halk arasında Yavuz Öz olarak biliniyor. Sol kolunda boydan boya akrep dövmeleri var. Karısını kendi öldürdü diye söylüyorlar ama onun söylediğine göre Türk askeri öldürmüş. Sadece bu adamı istiyorum canlı bir şekilde, diğerlerine gerek yok. Size güveniyorum onu almadan gelmeyin." timdekiler önden çıkmıştı ben ve Ateş kalmıştık. Bizde çıkarken albay arkamızdan seslendi.
"Karmen oraya uygun kıyafetler giyilmesi gerekiyor, kıyafetleriniz ona göre ayarlandı." yandan Ateş'e baktım. Yüzünde mimik yoktu. Tekrar albaya dönüp kafamla onay verdim ve bizde odadan çıktık. Odalarımıza gelene kadar konuşmadık. Odalarımızın önüne gelince kendi odama gitmek için önünden geçtim ve içeri girdim.
İçeri girip kıyafete bakmaya başladım. Ben bunu nasıl giyecektim? Sırtı neredeyse tamamen açık, baya bir yırtmacı olan zümrüt yeşili saten bir elbiseydi. Elbise çok güzeldi ama sırtımdaki yaralar görünürdü. Kapatıcıyı kendim süremezdim. Aklıma başka biri gelmediği için odamdan çıktım ve karşı çaprazımda kalan odaya yöneldim. Kapıyı çaldım.
"Gelme." diye bir ses geldi içeriden. Giyiniyor olmalıydı. Fazla beklemeden kapıyı kendi açtı. O beni burada görmeyi beklemediği için bende onu ilk defa takım elbiseyle gördüğüm için şaşkındım. Zamanımız yoktu bu yüzden ona bakmamaya çalıştım.
"Kızılım? Ne işin var burada? Giyinmemişsin bile. Zamanımız kısıtlı."
"Kime gideceğimi bilemedim. Yardımın lazım." anlamamıştı. Elimle gel işareti yaptım ve kendi odama yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdim. Arkamdan da Ateş girdi ve kapıyı kapattı. Askıda duran elbiseyi gösterdim. Elbiseyi fark edince kaşları çatılmıştı.
"Bunu mu göndermişler? Ne kadar giymeni istemesem de giymek zorundasın."
"Elbiseyle ilgili bir sorun yok zaten. Başka bir sorunumuz var." üstümdeki tişörtü çıkarmak için yeltenmiştim ki Ateş bağırdı ve ellerimi tuttu.
"Karmen napıyorsun?" elini ittirince arkasını döndü bende tişörtümü çıkardım. İçimde yarım atlet vardı, bu yüzden sorun etmemiştim bunu. Tişörtü çıkarınca hala bakmadığını fark ettim. Şuan buna düşmemem lazımdı. Kendimi topladım bana bakmasını sağladım.
"Ateş bana dönebilirsin ve dönmelisin zaten. Zamanımız yok." konuşmamdan sonra arkasını döndü ama elleri gözlerindeydi. Ellerimi ellerine koydum ve ellerini gözünden çektim. Yavaş yavaş gözünü açtı.
"Arkamı döndüğümde anlayacaksın zaten." ellerini bırakıp arkamı döndüm. Geldiğinden beri konuşmadığı için ne tepki verdiğini anlamıyordum. Yüzüne bakmak için dönmeye yeltenirken sırtımda elini hissettim.
Tek bir dokunuşuyla sanki ruhum yenilendi. Ne kadar böyle kalmak istesem de zamanımız olmadığı için ona döndüm. Sırtımdaki eli ona dönmemle belime gitti ve beni kendine çekti. Bunu beklemiyordum, şaşkınlığımı atıp bende ona sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELECEĞİNİ YAZMAK
Fiksi RemajaKimdim ben babam kimdi annem kimdi... Peki annemle babamın intikamını alabilecek miydim? Can yarımı bulabilecek miydim? Geçmişimi onlar yazmıştı geleceğimi kendim yazabilecek miydim? Geleceğim intikam dolu mu yoksa aynı adı gibi gözleri ve sözleriy...