9. SİLİNMEYEN GEÇMİŞ

238 53 42
                                    

🎼Sorround me

Aşk. Üç harften oluşan acı bir kelime. Ben bu acıyı fazlasından çekmiştim. O zaten acı demekti, ben ona bunu bilerek aşık olmuştum. İkimizin de acılar içinde olduğumuzu bilerek ben ona aşık olmuştum.

Şimdi kalbimde ki yeniden yeşeren aşk heyecanıyla onu bekliyordum. Konum attığı kafeye gelmiştim, on dakika olmuştu. Kafeleri sevmezdim, bana o günü hatırlatırdı. Onu 5 saat 45 dk beklediğim günü hatırlardım.

Kafenin kapısına baktığımda onu gördüm. Üstünde ki koyu yeşil kazağı, altına keten krem pantolonu. Her zamanki gibi çok yakışıklıydı. Kumralımsı saçları dalgalı bir şekilde havalanmıştı.

O da beni görünce gülümseyerek yanıma geldi, elindeki hırkamla. Yanıma geldi ve konuşmaya başladı. "Geldiğin için sağol, konuşmak istediğim şeyler de vardı." dediğinde ona kafa salladım. Konuşacaktık ama ne?

İkimizde oturduk, Altay garsona iki kahve siparişi verdi. Yeniden bana dönerek "Nasılsın, görmeyeli?" diye sordu. Boğazımı temizleyerek cevap verdim. "İyiyim, ya sen?" Bok iyisin Zümra.

"İyiyim, her zamanki gibi." dedi. Evet sen iyiydin, ama arkanda bıraktığın kişi harabeden farksızdı.

Ellerini masada birleştirerek bana döndü. Yüzüme baktı ve zorlanarak konuşmaya başladı. "Aslında..." dedi elini benim hırkama koyarak. Hırkamı sıktı, benim gözlerim ondayken ne yaptığını, ne diyeceğini merak ediyordum. "Hırkan, ben de kalabilir mi?" diye sordu. Şaşırdım, neden benden bunu istiyordu?

Ona anlamsızca bakarken "Neden?" diye sordum. Altay elini boğazına götürdü ve hafif sıktı. "Kokun bana hatırlamadığım birini hatırlatıyor." dedi. Nefes alışlarım bozuldu. Benim kokumu hatırlıyor muydu?

Ben ona sadece kafa sallayarak "İnsan nasıl tanımadığı birinin kokusunu bilebilir ki?" diye sordum. Altay "Şuan tanımıyorum, onu önceden tanıdığıma inanıyorum." dedi.

Altay beni hatırlamak istiyordu, o beni hatırlamak istiyordu. Kokumu anımsamıştı, belki de bir gün beni de anımsardı.

Zaten umutlar yitirilince, hayatta yitirilmiyor muydu?

Ah kalbim, bu aşk için ne kadar da hevesliydi.

"Hafıza kaybın, öyle değil mi?" diye sordum. Onun ağzından laf almak istiyordum, ancak böyle bir şeyler yapabilirdim. Altay yavaşça kafasını salladı. "Ben, birini unuttum Zümra. Hayatımın anahtarını kaybetmiş gibiyim. Hatta sanki o kişi yanımda gibi hissediyorum. Sadece ben onu fark edemiyorum." dediğinde bayılmak üzereydim. Onu biraz daha zorladım.
"Peki, o kişinin az da olsa görünüşünü hatırlıyor musun?" dediğimde hayır anlamında kafa salladı.

Olsun, koku da bir gelişmeydi değilmi? Hatta bu kadar zaman sonra onunla konuşmak bile benim için bir ödüldü. Onun ela gözlerine dalmak benim için bir ödüldü.

Altay'ın bu sırada telefonu çaldı, bana hemen geliyorum diyerek masadan kalktı. Kim di ki arayan acaba? Umay? Yok canım? Başka biri olabilirdi? Hayatında çokça insan vardı, benim aksime.

***

"Anne." diyerek sayıkladım. "Anne." Annem neredeydi, bana bunlar olurken neredeydi? Başka bir adamın koynunda? Yada birinin yatağında? Bir barda?

"Sus, anne deme! O kadının adını ağzına alma!" Anneme sinirliydi ve acısını bende çıkardı.

Herkes acısını benden çıkardı zaten.

***

Nefes nefese yataktan zıpladım. Kabustu. Gördüğüm şey kabustu ama gerçekti. O gerçek bir kabustu.

KIRIK KALPLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin