012

116 13 17
                                    

"Artık yerinde durur musun lütfen? Senin yüzünden elimde ki belgeye odaklanamıyorum!" diyerek Savunma Bakanlığı'ndan gelen sınırlar hakkında raporu hava da salladı.

"Odaklanamaman senin problemin, benim değil." diyerek ellerini kafasının arkasında birleştirerek yerçekiminden etkilenmiyormuş gibi hava da süzülmeye devam ediyordu. İlk kendini gösterdiği anda kendini daha da kısaltmış neredeyse 1 metre olmuştu.

Bay Azerbaycan, derin bir iç çekti. Neden bir anlığına mantığını kullanmayıp bunu çağırmıştı ki?

"Evlat böyle düşünmeye devam edersen gerçekten de mananı sınırına çekeceğim."

"Zaten şu anda burada olmak için kullanan sen değil misin?"

"Mana sınırına gelince vücudun tepki vereceğini bilmez misin sen?"

"Daha önce 1 kere çok fazla manamı kullanarak bilincimi kaybetmiştim. O zamanlar bunu henüz yetişkin olmadığıma yoruyorum." diyerek masasının üzerinde bulunan fincanından bir yudum aldı. Türk kahvesi böyle durumlarda gerçekten de iyi geliyordu.

"Boşuna vücuduna kafein alıp kendini daha da zorluyorsun. Göz torbaların şimdiden merhaba diyor. Onlara bir isim bile taktım!" diyerek kahkahasını patlattı.

Azerbaycan, duyduğu cümleyle kaşlarını çattı ve okuduğu belgeden başını kaldırdı.
"Ne?"

"Sağ torban Ters A, diğeri ise MİT." diyerek göz kırptı ve hava da süzülerek odada bulunan deri koltuğun arkasına saklandı.

Azerbaycan, ilk başta anlamadı. Fakat bir kaç saniye içinde jeton yeni düşmüş olucakki gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Sen!" diyerek aniden ayağa fırladı fakat bir anda gözleri karardı. Başı döner gibi olmuştu. Refleksle elini şakaklarına götürdü. Belki de gerçekten de dinlenmeye ihtiyacı vardı..

"Neden kabus gördüğünü mü sorguluyorsun? En son neden böyle bir duruma geldiğinde hatırlamayı denemiyorsun ki?" diyerek insanı sorgular bir şekilde bir an arkasında belirdi. Anlatıcı ensesinden boynuna sarılmış ve kulağına fısıldıyordu. Bir kaç saniye öylece durdu.

En son bu duruma düştükten bir kaç gün sonrası.. kızıl ordu Bakü'ye girmişti.

O an, nefesinin kesildiğini hissetti.

"Sırf yorgunluk ve dikkat eksikliğinden Sovyetler'e kaybetmemiş miydin?"

Onun adını duyması ile hiddetle arkasını döndü. Yumruğunu geçirecekti fakat ıskalamıştı. Ya da yanılgısına kapılarak Anlatıcı'nın olduğu yere değil, başka bir yere savurmuştu.

"Kadın hakları diye bir şey var. Hiç bilmez misin sen?" diyerek Anlatıcı onu kışkırtmaya devam ediyordu.

Azerbaycan bilmediği bir nedenden nefes nefese kalmıştı. Vücudu sanki kendi aleyhine çalışıyordu. Bir an dizlerinin boşaldığını hissederek dizlerinin üzerine düştü. Tekerlekli sandalyesine doğru düştüğü için hem dizini vurmuş hemde uygulanan kuvvet ile sandalye öbür tarafa doğru savrulmuştu.

Bay Azer, ağızına gelen kanla kusmuk tadını yutkunarak gidermeye çalıştı fakat nafile.. gözleri yavaş yavaş kararıyor, bilincini kaybediyordu. Elleri ile boğazına sarılıp nefes almaya çalıştı. Vücudunun ağırlığını daha fazla kaldıramayarak gövdesi yere yığıldı. Öksürmeye ve kendini kaldırmaya çalıştı fakat yapamıyordu. Sanki tüm gücü çekilmiş, acınası bir şekilde terk edilmişti.

ILUÇJ || Countryhumans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin