016

110 9 20
                                    

Laure Müzesi, Paris, Fransa Cumhuriyeti

Güvenlik görevlileri hızla geri çekilerek kemerlerinde bulunan kabzasında ki silahı çıkartarak kadının üzerine tuttu.

Kadının gözleri yoktu. Sadece koca bir siyahlık.

"Ah beyler, her şeye bu kadar kolay kanmamalısınız. Daha sonra böyle minik aksilikler çıkabiliyor." diyerek görevlilerin arkasından kalın bir ses duyuldu. Tüm salonun yavaş ve kontrollü bir şekilde boşaltılması emri uygulansa da o zaman bu adamın burada ne işi vardı?

"Bayım şu anda tehlikedesiniz, lütfen uzaklaşın." diyerek görevlilerden biri uyardı ancak diğeri şüpheli ihtimali üzerine silahını ona doğru doğrultmuştu.

"Biliyor musunuz? Aslında her şey bir yanılsamadan ibaret."

Cümlesini bitirdiği anda salonda yankılanarak parmak şıklatma sesi duyuldu. Duyulması üzerine güneş gözlüğünü indiren kadın kılığında ki illüstrasyon buharlaşarak kayboldu. Aynı zamanda mermer zeminde yankılanan adım sesleri duyulmaya da devam ediyordu.

"Dur ve kımıldama!" diyerek bu sefer kalın sesli kişiye doğrultulan silah sayısı ikiye yükselmişti. Riskli bir durumdu.

"Beyniniz pekde iyi çalışmıyor, beyler." diyerek yine aynı ses bu sefer görevlilerin arkasından geldi. Adamlar, yaşadıkları şok ve iç refleksleri sayesinde sadece yüzlerinin yarısını arkaya çevirdi.

Bu bir insan değildi.

Siyah perçemleri ile ön saçına uygun bir şekilde yapılanmış at kuyruğu olarak bağlanmış saçlarının yanı sıra, uzun boyu ve yapılı vücudu ile günümüz erkeklere taş çıkartırdı. Gömleğin yaka düğmelerinden bir kaç tanesinin açık olması ile ona öyle güzel bir hava katmıştı ki.. yüzünde ki sırasıyla siyah, sarı ve beyaz aynı kalınlıktaki şeritlerin yanı sıra sanki boynuna hüküm eden bir şey varmış gibi, bir şimşeğin izlediği yol ve o zaman ortaya çıkan desenler gibi siyah şeyler vardı.

İki görevliden birisini ensesinden tutarak, hiç zorlanmadan sanki kütle ve yer çekimi yokmuş gibi şiddetle arka duvara doğru umursamadan adamı fırlattı. Bir kaç saniye sonra duvara çarpma sesi ve çatırdamalar. O kadar kuvvetle ortalama bir insanın dayanması mümkün değildi.

Korkunca refleks olarak farkında olmadan çıkaran diğer insana baktı. Direkt kendisinin gözlerine bakıyordu.

Diğer görevli bir an kapkara kömür olarak gördüğü gözlerin kişinin yüzündeki sarı renk gibi renge döndüğünü ve sonunda gözüken göz bebeklerine baktı. Bakmaz olaydı..

"Tetiğe bas."

Aldığı komut ile güvenlik görevlisi, elindeki tabancanın ucunu kendi şakağına dayadı ve hiç sorgulamadan tetiğe bastı. Silah sesiyle cesedin yere düşme sesi birbirini kovalamıştı. Beyin parçaları ile kan damlacıkları salonun sol tarafına doğru dağılmış bir vaziyette bir tablo önümüze sunuyordu. Beyazların üstünde kırmızı damlacıklar. Yorumlanabilir tek şey de olabilir..

Bay Rus İmparatorluğu, beyaz eldivenli elini umursamadan yüzüne gelen kan taneciğini sildi. Artık nasıl bir basınçla adam beynini patlatmışsa her yere bulaşmıştı. Kulağını dışarıda ki siren ve kargaşaya verdi. İstemeden de olsa yüzünden bir gülümseme yayıldı. En son böyle duyguları ne zaman tatmıştı? Lanetinden dolayı gelen siyamlar boynuyla başın birleştiği yere kadar gelmişti. Tüm bunların tadını çıkarmak istiyordu.

Beyaz gömleğinin yakasında minik lekeler oluşturmuş kan damlacıklarını umursamadan geldiği yoldan ilerlemeye başladı. Etrafındaki nesnelere sığınmış kendini korumak isteyen insanların korkularını, üzüntülerini, duygu karmaşasını hissedebiliyordu. Ah~ bu manzarayı herkes bilmezdi.

ILUÇJ || Countryhumans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin