008

140 17 22
                                    

Kazı Alanı, Tarsus, Mersin
Türkiye Cumhuriyeti

Ünlü kazı alanında olan polis memurların bıraktığı meşhur 'OLAY YERİ GEÇİLMEZ' yazan bandın altından geçerek ilerlemeye devam etti.
Artık zaman gelmişti, yazardan milyonlarca beklediği komut sonunda gelmişti.. bir an medyaya yansımış gerçekleri müdahele etmesine gerek kalmamıştı. Bu toprakları daha da seviyordu.

Dudaklarının kıvrılmasına engel olamamıştı..
Zaferinin kokusunu şimdiden alabiliyordu, onlarca yılın ve o lanet ülke insanların sonunda..

Elleriyle mavi parandayı açarak kenara attı, tahta merdiven konulmuş olan daire şekilde kazılmış, içine tahta merdiven konulmuş çukura baktı. Merdivenleri umursamadan içine atlayarak dikey bir şekilde aşağıya düşmeye başladı.. üzerinde ki şapkalı pelerin ve elbisesinin etekleri uçuşuyordu.

Bir kaç saniyelik düşüşten sonra ayak üzerine sağlam bir şekilde inmek için vücudunu yere iner inmez yere yapıştırdı. Basıncı dengeleyebildiği için bir sakatlık olmadan inmeyi başarmıştı.

Ayağa doğrularak, tozlanmış üzerini silkeledi. Söylene söylene yürümeye başladı. Etraf koyu karanlık olsa bile onun için bir sorun yoktu. Ne de olsa burayı adı kadar iyi biliyordu Anlatıcı..

Bir parmak şıklatması ile duvara monte edilmiş, zamanla toprak altında kalmış olan meşaleler yanmaya başladı..
Bunun yanında pek çok gizlenmiş olan altın ile kaplanmış eşyalar da kendilerini belli etmeye başlamıştı.

Umursamayarak, lahitte doğru yürümeye devam etti. Ülke insan ve insan melezlerinde vücuttları bir başka oluyordu yaw.

Zafer gülümsemesi yüzüne yayılmıştı. Zaferin o mis kokusunu hiç bu kadar yakından almamıştı.

Nereden geldiği belli olmayan soğuk esen rüzgar, bıçak kesmeye başlamıştı. Anlatıcı'nın kıyafetleri dalgalanıyordu ama bu onun umrunda bile değildi..

Zafer, gerçekten de kör edermiş. Ellerini omuz hizasına getirerek ortamın kendisine ait olan manasal alanına giriş yaptı. Toprak yüzeyinde ve altında kalan mana dolu eşyalar gün yüzüne çıkmaya başlamıştı.

Duvarlara kazılmış semboller ve işaretler Anlatıcı'nın kendine özgü manasını hissederek tepki vermeye, değişmeye ve parlamaya başlamıştı.

Anlatıcı, burnunun üzerine gelen kısa saçlarını kulağının arkasına attı. Vücuduna doğru akım eden manayı hissedebiliyordu.

"Bana..bana gelin!"

Sanki bu cümlesi bekleniyormuş gibi üzerine gelen mana ona daha da gelmeye başlamıştı. Lahitin ve ortam da ki tarihi eserlerin üzerine kazınmış antik dönemlerden kalma semboller parlıyordu, onlar bu olacakları biliyordu.

Ortamda ki bulunan mana oranı her dakika artarak ortama zarar vermeye başlamıştı bile, belki de kim bilir birazdan havaya da uçardı?

Hava da bir an kahkaları duyuldu. Bu durum onun aşırı komiğine gitmişti..

"Artık uyanın! Uyanın ve bu boyutun asıl sahiplerinin siz olduğunu gösterin evlatlarım! Gösterin ve onların korkuları ile daha da güçlenin!" diyerek kötü cadı kahkahalarını atmaya devam etti.

"A.. gerçekten de emin misin bu şeye?" diyerek arkada sakince duran Gümüş'ün o monoton sesi duyuldu. Sakin ve hoş bir sesi vardı.

A yani Anlatıcı yavaş yavaş kahkalarını sonlandırarak trip atar bir şekilde kafasını arkasına döndürdü. Gümüş'ün dalgalanan uzun elbisesi ile gece kadar koyu olan kıvırcık saçlarına baktı.

ILUÇJ || Countryhumans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin