007

159 18 41
                                    

26 Nisan 20**, Gece Yarısı
Priştine, Kosova

Bayan Kosova, sonunda 2 katlı evine gelmiş yeni kapattığı bahçe kapısı ile soluk soluklanmıştı. Bakımı başkaları tarafından yapılan çiçekli bahçeden geçerek evine sonunda ulaşmıştı. Üzerinde anahtar ve farklı tiplerden oluşan kilitlerini çözerek büyük demir kapıyı açtı. Evin içine girerek kapıyı tekrardan kapattı.

Ayağında ki siyah topukluları çıkartarak evin içine girdi. Her yerinin ağrısını daha yeni hissediyordu.. ne de ülke insan olsa bile bugün yorulmuştu. Onur konuğu olarak katıldığı söyleyişi de, bakanlar ile toplantı da ve başkan ile konuşma yapmak zorunda kalmıştı. Ofisinde birikmiş sınır güvenliği hakkında ki rapolardan bahsetmiyordu bile.. at kuyruğu yaptığı lacivert saçlarını tokadan kurtararak şelale gibi akmasına izin verdi.

Ayaklarını sürükleye sürükleye oturma odasına geldi, karşısına çıkan uzun koltuğa yüz üstü kendini attı. Yatak odasına gidip uyuyacak hâli bile yoktu, bu kadar yorgun olması normal miydi?
Gözleri yavaş yavaş kapanıyordu, koltukta yüz üstü rahat bir pozisyon aldıktan sonra uykunun kollarına açıldı.
.
.
.

Telefonun zil sesinden artık rahatsız olmaya başlamıştı, başını yastığın dan kaldırarak hemen yatağın yanında ki minik masanın üzerinde ki telefonu alarak uyku sersemi bir şekilde isme bakmadan açtı.

"Efendim-" sözünü kesen şey telefon çağrısında ki karşı tarafın mikrofona yaptığı sesli gürültüydü. İlk önce bir gözünü daha sonra diğer gözünü kırptı ve olayları kavramaya çalıştı.. refleks olarak telefonu kulağından uzaklaştırdı.

İşte o zaman aklına dank etti- telefon numarasını resmi kayıtlarda bularak onunla alay eden sırp komutanlarından artık gerçekten de gına gelmişti.. kaç defa bunu Sırbistan ve onun hükümetine bildirmişti ancak hiç bir geri dönüş alamamıştı..

Anlık sinirle dudaklarını birbirine bastırdı.

"Eğer bir daha bu numarayı aramaya kalkışırsanız, hak tacizliği hakkında Birleşmiş Milletler mahkemelerine suç duyurusu bulunacağım." diyerek sinirle telefonunu kapattı.

Uykulu uykulu etrafına bakındı, yatak odasına gelmişti.. ilk başta gerindi daha sonra da yorganı üzerinden atarak yatağından kalktı. İyi ama bir dakika- o oturma odasında uyuya kalmamış mıydı? Gözlerini sonuna kadar açtı, kaşlarını çatarak odaya göz gezdirdi.

Resmen şu anda odasındaydı. Yoksa uyur gezer mi olmuştu?

Daha önce böyle bir olay yaşamamıştı, neden şimdi böyle bir şey olsun ki?..

Ensesinde ki tüylerin dikleştiğini hissetti. Ürpermişti..

Ayağa kalktı ve etrafını yokladı. Harbiden de kendi yatak odasındaydı. Kapıyı kontrol ettiği zaman da kilitli olduğunu fark etti, odanın anahtarı ve kilitlerini sadece kendi başına açabildiğine yemin edebilirdi. Sistemlerin kendisinden başka birisinin kontrol etmesi şüpheliydi. Ya hacklenmişti, ya da birisi harbiden de kendisi ile dalga geçiyordu.

Özel hayatı ile evine birisinin girmesi imkansıza yakın bir şeydi. Evin dışında ki 1km'lik alan tamamen vatandaş ve yetkili kişilerin girmesi yasaklanmıştı. Yani bu eve herkes öyle kolay kolay yaklaşamazdı. Bunun yanında evin etrafında devriye gezen elleri silahlı askerlerden bahsetmiyordu bile.. birisinin evine kolayca girmesi olucak şey değildi.

Kendisi böyle durumlar da geçmişte de yaşamıştı. Ama her zaman kitlendiği yerden kolaylıkla sıyrılmayı başarmıştı. Ne de olsa kendisi bir Balkan Ülkesi'ydi..

Hiç oyalanmadan hemen yatağına doğru giderek koca bazayı kenara çekti. Yatağın olduğu yerde şimdi parkeden başka bir şey yoktu.

Bayan Kosova, dizlerini yere koyarak yere oturdu. Ardından ise adı kadar emin bildiği yerlerde bulunan parkeleri çıkarttı. Paslanmaya çelikten yapılmış olan zincirin, odanın ampulü tarafından parlaması ile bulmuştu. Yerde ki zinciri iki eli ile de kavrayarak bir anda çekmesi ile, zincirin bulunduğu ama parkelerini sökmediği yerler şiddetle parçalandı.

ILUÇJ || Countryhumans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin