015

105 10 30
                                    

Laure Müzesi, Paris, Fransa Cumhuriyeti

Çaktırmadan uyuklayan güvenlik görevlisini de geçerek en sonunda müzeye giriş yaptı. Resepsiyonda ki saçlarını at kuyruğu olarak toplamış olan kadın, sensörlü kapıların açılmasıyla başını kaldırdı.

Uyuklayan güvenlikte dahil bir çok kişinin dikkatini çekmişti bu içeriye giren kişi.

Öğle güneşinin çoktan dinmiş hatta bulutlu bir havada olmalarına rağmen siyah ve mat güneş gözlüğü, siyah açık bırakılmış uzun saçları, uzun ve dolgulu fiziği ile yakaları açık bırakılmış beyaz gömlek, kemer ile bele sabitlenmiş kumaş pantalonu ile zengin bir iş kadını havası veriyordu.

En sonunda resepsiyona gelerek müzeye girebilmek için bilet istediğini fransızca söyledi. Akıcı bir dili vardı ve eski kelimeler kullanıyordu. Bu dönemde böyle bir şekilde dili kullanmak ender bir durumdu. Resepsiyonda ki kadın, elinde olmadan gerildi. Sanki gözlüklerinin arkasında ki vahşet duygusunu hissedebiliyordu. Elinde olmadan titredi ve kadının verdiği euroyu aldı. Aldığı kağıt paralar o kadar kusursuzdu ki bir an gerçekten de kendisine eşek şakası yapıldığını düşünmüştü. Şüpheli bakışlarını kadına yönlendirdi ve tekerlekli sandalyesini biraz sola doğru ittirerek paraların sahte olup olmadığını kontrol eden cihazdan baktı.

Tamamen kusursuzdu. Bu tarz kağıt para bankadan mı çıkmıştı. Kağıt parayı cihazdan çıkartarak baktı, kendisi de kontrol etti.
Gerçekten de bir şey yoktu.

"Matmazel?" diyerek tekrar o kadının sesini duydu. Kendisini toparlaması gerekiyordu, korkudan çabucak halletti ve bileti fişi ile kadına teslim etti. Kadın, teşekkür ederek bileti aldı ve oradan uzaklaştı.

Arkasından onu izlerken bir yandan da güvenlik görevlileri ile iletişime geçebildiği telsizi eline aldı. Şüpheliydi.

Güneş gözlüklü ablamız, merdivenleri kullanarak sakin bir şekilde üst kata yani galerinin bulduğu yere çıkmıştı. Normal bir insan merdiven için soluklanırken ifadesinin bile bozulmaması büyük bir kuşkuydu.

Ayağında ki posttallar ile yürümeye devam etti. En sonunda ünlü Mona Lisa'nın bulunduğu sergiye sonunda gelmişti. Yine her zamanki gibi küçük tablonun etrafını saran kalabalığı es geçip etrafına bakınmaya başladı. Turistler gruplarından bir kaç kişi ona bakıyordu bile.

Biraz etrafta gezindi. Büyük ihtimalle dikkat çekmemek içindi. İnsanlar, uzun boylu olduğu için istemeden kendisini yol açıyor, böykece rahatça gezinebiliyordu.

En sonunda koca sergi alanında misafirler için konulmuş mor renkli puf koltuklara oturdu. Etrafına bakınarak dikkatleri üzerine çekneye devam ediyordu.

En sonunda iki tane güvenlik görevlisi bayanın yanına yaklaştı.

"Hanımefendi?" diyerek ingilizce konuşmaya başlamıştılar fakat hanım fransızca cevap vermişti.

"İngilizce konuşmaya zahmet etmenize gerek yok, benimle kendi dilinizde konuşabilirsiniz." diyerek kendisinden beklenen daha nazik ve zarif bir sesle cevap verdi.

"Efendim, şüpheli hareketleriniz yüzünden üstünüzü aramamıza izin verin."

O anda hanımefendi ayağa kalktı. Diğer iki güvenlikten bir hayli uzundu.

ILUÇJ || Countryhumans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin