-GİRİŞ-
Hava nefes kesecek kadar soğuktu. Karla kaplı dağın tepesinde dizlerine kadar kara gömülü olan dörtlü, tek kişinin bile sığmakta zorlanacağı kadar küçük bir mağaranın önündeydiler. Ne yapacakları hakkında en ufak fikirleri yoktu. Çaresizce birbirlerine baktılar. Zorlu yolculukları zirveye ulaşmalarını sağlamıştı ancak var olan tüm enerjilerini de yok etmişti. Bitkin haldeydiler.
"Ee şimdi ne yapacağız?" diye sordu Said üzerindeki karları silkelerken.
"Ak saçaklının tarifine göre yumurtanın olduğu yer tam da şu mağara," dedi Timuçin. Soğuk öyle can yakıcıydı ki işaret etmek için kullandığı elini hemen cebine koydu. "Hangi akıllı buraya bir şey saklar ki?"
"Bulunmasını istemeyen akıllılar," diye tersledi Akira. Her zaman ki gibi tartışmaya hazırdı. Can alıcı soğuk tartışma hararetini etkilememişti anlaşılan.
Heaven kıstığı gözlerini uçsuz beyazlıkta gezdirdikten sonra bakışlarını, girişi kapanmak üzere olan mağarada sabitledi. "Sorularımıza cevap bulmak için içeri girmemiz gerek sanırım." Birkaç adım attı. Vücudunun baskısıyla ayağının altındaki karlar gıcırdamıştı. "Yumurta gerçekten orada mı? Hatta gerçekte öyle bir yumurta var mı? Yoksa hepimiz delirdik de şizofrence bir hayalin peşinden buralara mı geldik?"
Son soruları duymazdan gelen Said, şüpheyle girişe bakıyordu."İyi güzel, girelim de mağara çok küçük." Aklından senaryolar geçiriyor ve her bireri içeride sıkışmak, çıkamamak gibi felaketle son buluyordu. Hoşnutsuz bir ifade yerleşti yakışıklı yüzüne.
"Bence Akira girebilir," diye devam etti Heaven.Duyduğunun ne anlama geldiğini idrak edince düşünmeden atıldı Timuçin. "Neden o giriyormuş?" Ayakları istemsizce kıza doğru gitti, elleri sahiplenir gibi ufak tefek asyalıya uzandı.
Bu fevri çıkışa şaşıran Akira önce afallasa da keyifle gülümsedi. Düşünülmek ve sahiplenilmek hoşuna gitmişti. "Ne o? Benim için endişeleniyor musun?"
Tepkisinden utanan genç adam savunmaya geçti. "Ne münasebet? Girersen gir." Sözlerinin aksine son derece endişeliydi. Bu yüzden önünü açmak yerine olduğu yerde çakılı kaldı. Kızın, içinde ne olduğu bilinmeyen bir mağaraya girdiğini hayal etmek bile dişlerini hırsla sıkmasına sebep olmuştu.
"Ben de öyle düşünmüştüm," dedi Akira. İtiraf etmesini beklemiyordu zaten. Bir süre adamın yüzüne baktıktan sonra diğerlerine döndü. "Heaven haklı. Oraya sığabilecek tek kişi benim." Fikri kabullenmek için kendine zaman tanıdıktan sonra devam etti. "O zaman ben gireyim şeye... Şeye, mağaraya."Timuçin yutkundu ancak başka bir harekette bulunmadı. Reflekslerine sahip olabilmek için kendini öylesine kasmıştı ki eklemleri sızlıyordu. Gözleri girişe yönelen kızı takip ederken garip bir hisle dolmuştu.
Eğilip dar girişten bedenini içeri soktu minyon kız. İçerisi o kadar dardı ki ufacık bedeni bile sığamayacak gibiydi. Hareket edemeyeceğini sandı kısa bir anlığına. Boşta bir alan varsa bile zifiri karanlık görmesine engel oluyordu. El yordamı ile çevreyi kolaçan etti ve iki büklüm ilerlemeye başladı. Ağır ağır ilerlediği için saatlerce yürümüş gibi hissetse de tünelin sonuna ulaşmıştı. Yolun sonu, az önce yürüdüğü yere nazaran daha genişti. Rahatça hareket etmeye başlamıştı. Alan, biraz da olsa ferahlayınca derin bir nefes aldı ve arka cebine uzanıp telefonunu alarak fenerini açtı. Ansızın içeriye dolan beyaz ışık gözünü kamaştırınca görüş için zaman tanıdı. Ardından cihazı hareket ettirerek tüm alanı kolaçan etti. Sonuç hüsrandı. Aradıkları yumurtadan eser yoktu. Ya da herhangi başka şeyden. Gizli geçit ve benzeri şeyler aradı ama var olan tek şey yokluktu.
Daha fazla zaman kaybetmemek ve dışarıdakileri merakta bırakmamak için geri dönmeye karar verdi. Geliş yolunda aşinalık kazandığı için dönüşü, nispeten daha kolay olmuştu. Sürünerek çıktı ve üzerindeki karları silkeleyip kendisini izleyen meraklı ve soğuktan donmuş arkadaşlarına baktı. "Müjde millet. Hiçbir şey yok," dedi ellerine eldivenleri geçirirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET NOTALARI -1- (TAMAMLANDI)
FantasyKalp mahzen, sen evren. Nasıl sığdı uçsuz bucaksız kainat, küçücük bir odaya... *** İhanete uğrayan bir kardeş... Geleceğe gönderilerek dört ayrı kişiye emanet edilen element gücü... Asırlar evvelinden kendileri için çizilen kadere boyun eğen iki ay...