11-Bölüm

589 30 4
                                    






"Ben her zaman bir nefes kadar yakınındaydım küçük.Oyun daha yeni başlıyor"




Bunca zamana kadar sadece anne baba sevgisi görmemiş sokakta büyüyen gerçek ailesini unutarak geçirmiş bir kızdım. Şimdi ise ne için ve nedenini bilmediğim bir düşmanım vardı. Benim küçüklüğümü bilen bu yaşıma kadar bir gölge gibi peşimde dolaşan biriydi. İyi de neden bana düşmandı? Daha küçücük bir çocukken ben ne gibi zarar vermiş olabilirdim ki. Elimde ki not parçasına donup kalmış gibi bakıyordum. Evin üyeleri benim küçüklük resmime hayran hayran bakıp gülümseyerek konuşuyorlardı. Kafamı kaldırdığım zaman alasın kaşlarını çatmış dikkatli bir şekilde elimdeki nota baktığını gördüm. Hızlı bir şekilde notu alıp okurken yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Hızla kaldırdığı kafasıyla karşılaştığım da gözlerinde saf nefret ve öfke vardı. Mavi gözleri adeta öfke' den koyulaşıp laciverte dönmüştü. Babam kafasını fotoğraftan gülümseyerek kaldırıp bize baktığı zaman yüzündeki gülümse bir anda silinip "ne oluyor çocuklar" demişti. Bütün bakışlar bize döndüğü zaman arden kaşlarını çatıp "abi elindeki not mu o?" diye sormuştu. Yanımda oturan azer elimi sımsıkı tutarak " kötü bir şey oldu dimi" diyerek gözlerinde ki tedirginlik ile bakıyordu. Gözlerimde ki korku dolu bakışlarımla baktığım zaman ne demek istediğimi anlamış olmalı ki hızla alasa dönüp "abi ne yazıyor orda" demişti. Alas hala sinirli bir şekilde elinde ki not kağıdını tutarken arıkan hızla yanına gidip not kağıdını elinden alıp sesli bir şekilde okumuştu. "Ben her zaman bir nefes kadar yakınındaydım küçük. Oyun daha yeni başlıyor"



Herkes duydukları cümleler karşısında ilk bir iki dakika tepki verememişti. Ansel hızla öne atılıp " kim lan bu " diye bağırarak bu sefer o eline almıştı kağıdı. Annem hızla yanıma gelip bana sarılarak oturmuştu. Akgün sinirli yüz ifadesi ile "kim böyle bir şeye cüret edebilir ya ? Bide evimize kadar paket yolluyor" diyerek bağırmıştı. Akın saçlarını iki eliyle dağıtıp " bulacam bu şerefsizi o kim oluyor da kardeşimi tehdit ediyor ya" demişti. Azer hızla ayağa kalkıp "puşta bak birde hediye gönderir gibi paket göndermiş" demişti. Hepsi bağırdıkça istemsiz gerilip geriye doğru yaslanıyordum. Peşimdeki her kimse yeterince beni tedirgin etmişti bir de ev ahalisi bağırdıkça içimdeki tedirginlik ve korku büyüyordu. Annem anlamış olmalı ki kaşlarını çatıp hepsine doğru dönüp "biraz daha bağırmaya devam edersiniz hepinizi kovucum salondan. Siz bağırdıkça alin daha çok korkuyor" demişti. Babam hızla önümde diz çöküp ellerimi sımsıkı tutarak "korkma güzel kızım sakın korkma. Kimsenin sana zarar vermesine asla izin vermem" diyerek iki elimin üstüne buse kondurmuştu.




Dış kapının çalındığına dair ses gelmesiyle beraber hepimizin başı salonun gerişine dönmüştü. Salona giren kişiyle herkes rahat bir nefes alırken ben tanımadığım yabancıya kaşlarım çatılmış bir şekilde bakıyordum. Kumral, buğday tenli uzun boylu alasla aynı yaşıtı belli olan genç çocuk bizim durumumuza garip bakışlar atarak "yanlış bir zaman da mı geldim" demişti. Alas çocuğa doğru yürüyüp "tam da zamanında geldin" demişti. Ansel kafasını geriye doğru atarak "bir paket daha geldi sandım yeminle" diyerek homurdanmıştı. Alas bana baktığı zaman çocuğa artık nasıl bakıyorsam bakışları bir anda yumuşayıp "bu benim en yakın tek dostum aykut" demişti. Aykut denilen çocuk alasın yanına geçip samimi bir şekilde gülümseyip "geçmiş olsun diye gelmiştim" diyerek arkasındaki takım elbiseli abi içeri kocaman çiçek buketi ile girmişti. İçinde yüzlerce rengarenk çiçeklerden oluşan çok büyük çiçek buketiydi. Şaşkın bir şekilde çiçeğe bakarken ben arıkan gözlerini devirip huysuz sesi ile "hayırdır aykut kız isteme çiçeği gibi ne o" dediği zaman ardenle ansel gülmeye başlamıştı. Aykut arıkana doğru yüzündeki sırıtışla "böyle güzel bir hanımefendiye az bile bu çiçekler" dediğinde akın homurdanır bir şekilde "piç" demişti. Onların bu haline anlamsız bir şekilde bakarken annem kulağıma doğru eğilip "seni kıskanıyorlar" diyerek kıkırdamıştı. Alas aykutun eline en son anselin elindeki notu verip "senden önce biri bize geçmiş olsun dedi bile " diyerek sesindeki nefreti ortaya çıkarmıştı. Aykut elindeki nota bakıp kaşlarını çatıp okudu. Kafasını alasa çevirip ikisinin arasında geçen bir bakışma sonrasıyla bana doğru dönüp yüzündeki güven veren gülümseme ile "merak etme güzellik Aykut Yıldırım emrinizdedir " diyerek kafasını eğerek gülümsemişti. Arıkan yüzünü buruşturarak "artist" diyerek koltuklardan birine kendini atmıştı. 

Zengin Aile Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin