48. Bölüm / Bıçak Darbesi

470 20 19
                                    

"Ne oldu Öndere?"

Derya Nesrinin telefonundan sonra hastaneye gelip ameliyathanenin kapısında bekleyen Nesrini bulmuştu. Ağlayan Nesrinden sorusuna cevap alamaması daha da korkutuyordu onu.

"Söylesene be kadın ne oldu ne?"

Nesrin başını kaldırıp karşısında ona aynı soruyu sürekli soran Deryayla göz göze geldi. Yutkunup bu sefer sorusuna cevap verdi.

"Dedim ya.. Yaralandı."

"Nasıl? Kim ne yaptı?" sesi gittikçe yükseliyordu. "Ne oluyor yaa ne oluyor anlatsana Nesrin?"

Nesrin hıçkırıklara boğulmuş karşısında ağlıyordu. Hıçkırıklarının arasından zar zor cevap verdi.

"Bıçakla.. 2 kere karnından.."

Derya duyduklarıyla dehşete kapılıyordu. "Ne diyosun ya sen? Kim niye bıçaklasın durduk yere Önderi?"

"Durduk yere değil.. Sizi korumak için..."

Derya ellerini başına almış parmaklarını saçlarına geçirmiş Nesrinin söyledikleriyle sinirleniyor, korkuyor ama hiçbir şey anlamıyordu. "Kafayı yiyeceğim."

Nesrin gözyaşlarını silmiş kendini toparlıyordu. Ayağa kalkıp Deryayı oturttu. Önüne çömeldi.

"Derya.. Senin sakin olman gerek. Hamilesin. Bebeğin için güçlü durman gerek. Biliyorum kafan karıştı ama yalvarırım şu an bana bir şey sorma. Şu an önemli olan tek şey Önderin iyi olması. Ameliyattan sağ salim çıksın o sana ne anlatılması gerekiyorsa anlatır."

"Sen mi diyorsun bana bunları? Bizi ayırmak için binbir oyun yapan, oğlumu benden ayırmaya çalışan şimdi de kim bilir ne oyun çevirdiğini bilmediğim sen mi diyorsun bana bunları Nesrin? Önderi nelere alet ettin de bu hâlde acaba?"

"Tamam.. Haklısın.. Ama ben bunların hepsini geride bıraktım. Ben değiştim Derya.."

Nesrinin gözleri dolmuştu. "Evet Önderin içeride yatmasının sebebi de benim. Ama inan bana ne benim yaptığım bir kötülük var ne de başka bir şey. Önder sadece oğlunun annesine yardım etti, karısını ve oğullarını korudu. Ne seni benimle aldattı ne başka bir şey. O bıçağın karşısına benim için geçer miydi bilmiyorum ama ailesi için geçti Derya. Senin için gözünü kırpmadan geçti. Şimdi de tüm bunların acısını canıyla cebelleşerek ödüyor. Benim yüzümden ama sizin için."

"Her ne oldu bilmiyorum ama dua et Önder o ameliyattan sağ salim çıksın. Yoksa ne seni ne de ona bunu yapanları kimse benim elimden alamaz !"

Deryanın bilinmezliği korkuları öfkeyle açığa çıkıyordu. İçinde kocaman bir öfke vardı. Ağlamak istiyordu, içindeki acıyı haykırmak istiyordu ama yapamıyordu. Elini karnına koyup bebeğinin varlığından güç aldı. Sadece birkaç saat önce yüzüne "bir daha seninle hiçbir şey konuşmayalım" diye haykırdığı kocasının sesini tekrar duyabilmek için her şeyi yapardı. Ama beklemekten başka hiçbir şey yapamıyordu.

Öndere sinirle bir daha yüzüne bakmayacağını söylerken o yüzü görmeden hayatının mezardan farksız olacağını unutmuştu. Cümlelerinin ona oyun oynadığını hissetti. Sen misin iddiali iddialı konuşan al sana diyordu sanki.

Şimdi yine ameliyathane kapısında canından çok sevdiği adama bir şey olmasın diye yalvarıyordu. Hem de neden orada olduğunu bile bilmeden...

Ağlayamayışı sanki acısını içinde sıkıştırıyordu. Öfkeyle oturduğu yerden kalkıp amelayathanenin kapısına gitti. Yumruğunu cama dayadı. Dişlerini sıktı.

"Bana bak Önder Koçak. Beni sensiz, kızımı ve oğullarımı babasız bırakırsan seni asla affetmem. Bana vermen gereken hesaplar var sakın korkup öleyim deme sakın! Bağırıp çağırıp yine sana sığınarak affetmem lazım seni. Şimdi gidemezsin, izin vermiyorum duydun mu beni?"

Kalp Güneşi / DerÖn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin