58. Bölüm / Kanser

488 36 29
                                    

"Çıkın.. Çıkın beni yalnız bırakın !" dedi titreyen sesiyle.

Az önce doktordan duyduğu şeyler içinde bir boşluk yaratmıştı. Ve o boşlukla yalnız kalmak istiyordu. Tek bir cümle yıllardır kandırılmışlık hissinden başlayıp ölüme bu kadar yakınlığa kadar nasıl varabiliyordu?

Az önce doktorun konuşması sırasında dizlerinin bağı çözüldüğünden ayakta durabilmek için duvara yaslanan adam yatakta yatan oğluna doğru bir adım attı.

"Çağrı.."

"Çık.. Çık baba!"

"Konuşmamız lazım.."

Çağrı dolan gözlerindeki hayal kırıklığıyla babasına doğru çevirdi başını. "Neyi konuşacağız yaa? Neyi? Niye sakladın ki benden böyle bir şeyi baba? Hastasın desen, kansersin Çağrı desen ne demek olduğunu bile anlayamayacaktım belki ama bir adı olacaktı. Güçsüzlüğüme bir ad konacaktı baba."

"Oğlum.." diyerek tekrar konuşmaya çalıştı Önder. Ama Çağrı izin vermeden devam etti cümlelerine.

"Sen biliyor musun ben bu hastanede boş yere yattığımı sandığım zamanlarda kendimi ne kadar aciz hissediyordum? Neymiş bünyesi zayıfmış, annesi babası ayrıymış ondan dirençsizmiş." durup bir süre babasına baktıktan sonra sesini yükselterek devam etti. "Yok yaa yok ! Ölüyormuşum ben. Babam tarz olsun, yakışıklı olurum diye değil saçlarım dökülmesin diye sıfıra vurmuş kafamı. Vitamin serumları değil kemoterapi alıyormuşum dimi baba?"

Önder gözüne dolan yaşlarla yutkundu. Oğluna cevap veremeden sözlerine devam eden Çağrıya baktı.

"Yaa.. Her şeyi geçtim baba. Ben sana o kadar güveniyordum ki.. iyileştikten, büyüdükten sonra bile aklımın ucundan geçmedi böyle bir şey. Bak işte nüksetmiş. Yine aynı durumdayım. İyileşememişim gördün mü? Ne geçti eline? Sıfır ! Babasını süper kahraman sanıp iyileşeceğine inanan o çocuk da değilim artık. Değdi mi sana olan güvenimi kırmaya baba?"

"Çağrı.. Beni bir dinlesen.."

"Çık baba.. Çık !" Odanın iki köşesinde duran Ali ve Deryaya çevirdi başını. "Siz de lütfen.. Yalnız kalmak istiyorum."

Önder daha fazla kendini tutamayacağını anladığında hızla ayaklanıp odadan dışarı çıktı. Kendini nereye gittiğini bilmeden koridora attı. Hastane bahçesinde bulduğu ilk banka bıraktı bedenini. Titreyen elleriyle eğdiği başını tutuyor göz yaşlarına engel olamıyordu. Olmak da istemiyordu zaten.

Önderin odadan çıkmasıyla Derya Çağrıya doğru yaklaştı. Ali ise bir köşede hâlâ seesizce az önce duyduklarını anlamaya çalışıyordu. Kardeşi hastaydı, kanserdi. Nasıl bir anda olabilmişti, böyle bir felaket bir anda başlarına gelmişti?

Derya Çağrının elini tuttu. Çağrı gözlerini sımsıkı kapatıp akan yaşlarını serbest bırakmıştı.

"Çağrı.." dedi Derya o ince naif sesiyle.

"Derya abla.. Lütfen. Hiçbir şey söyleme. Şu an değil." dedi gözlerini açmadan.

"Tamam oğlum.. Sadece babanın bir suçu olmadığını ve bizim senin hep yanında olduğumuzu unutma olur mu? Biraz sakinleş sonra konuşuruz." dedi. Yaklaşıp Çağrının başından öptü. Aldığı öpücükle gözlerini açan Çağrı hiçbir şey demeden Deryaya baktı, hafif tebessüm edip başını salladı. Sanki o an sakinleşmişti, içindeki fırtına dinmiş gibi hissetti.

Derya Aliye elini uzattı. Ali hiçbir şey demeden son bir kez Çağrıya baktıktan sonra annesiyle birlikte dışarıya çıktı.

Sırtını duvara yaslayan Ali önünde birkaç adım atan annesine baktı.

Kalp Güneşi / DerÖn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin